Pages

Subscribe:

30 Temmuz 2011 Cumartesi

Zamanda yolculuğun imkansız olduğu kanıtlandı

Tek bir fotonun ışık hızından daha hızlı gidemediğini gösteren bilim adamları, zamanda yolculuğun imkansız olduğunu kanıtladı

Einstein'ın hiç bir şeyin ışık hızından daha hızlı gidemeyeceği üzerine kurulu 'trafik yasası' teorisi doğrulandı. Hong Kong'lu fizikçiler, bilim kurgu dışında zaman yolculuğunun imkansız olduğunu belirtti.

Hong Kong Üniversitesi Bilim ve Teknoloji araştırma takımından Du Shengwang, fotonun ya da ışık biriminin, ışık hızından daha hızlı gitmemesinin, Einstein tarafından ortaya atılan 'trafik yasası' teorisine uyduğunu söyledi.

"HİÇ BİRŞEY IŞIKTAN HIZLI YOLCULUK EDEMEZ"

Du, konuya ilişkin şu açıklamada bulundu:

"Einstein'ın ortaya attığı ışık hızının evrenin trafik yasası olduğu teorisinin, ya da basit bir dille hiç birşeyin ışıktan hızlı yolculuk edemeyeceği teorisinin doğruluğunu kanıtladık."

Ortaya 10 sene önce atılan zaman yolculuğunun yapılabilir olduğu iddasına inanmadığını ifade eden Du, daha önce hiç denenmemiş olan bir deney yaptı.

Fotonun ışıktan hızlı gitmediğini kanıtlamak amaçlı yola çıkan Du ve ekibi fotonun, yani ışık biriminin hızını ölçtü. Fotonun ışık hızından daha hızlı olmadığını ve 10 sene önce bunu iddia eden bilim adamlarının ise göz yanılmasına kandıklarını belirtti.

Du, ayrıca bu bulguların bilim adamlarının Kuantum fiziği hakkında bildiklerini de etkileyebileceğini ifade etti.

Zotac'dan AMD Fusion tabanlı ve pasif soğutmalı Mini-ITX anakart

Zotac kompakt boyutlu anakartlarına yeni bir model daha ekliyor. Firma tarafından duyurusu yapılan Fusion350-AE isimli anakart, adından da anlaşılabileceği üzere AMD'nin Brazos kod adlı Fusion platformunu temel alıyor ve pasif soğutmasıyla dikkat çekmeyi başarıyor.
Mini-ITX formunda olan ve çoklu ortam performansıyla öne çıkan medya bilgisayarları için hazırlanan anakart, AMD'nin Fusion E-350 işlemcisinden güç alıyor. Bobcat mimarisini temel alan ve 40nm  üretim teknolojisiyle TSMC'nin tesislerinde hazırlanan çift çekirdekli işlemci, 1.6GHz'de çalışıyor ve 18 Watt ısıl tasarım gücü (TDP) değeri ile geliyor.
Zotac'ın yeni anakartı, AMD'nin işlemciye entegre yerleşik grafik birimlerinden Radeon HD 6310M'e de sahip. DirectX 11 desteği sunan grafik birimi, 500MHz'de çalışıyor ve 80x paralel işlem birimiyle geliyor. Aynı zamanda UVD 3 motoruna da sahip olan grafik birimi, bu sayede 1080p videolar ve  Blu-ray 3D içerik  için donanımsal hızlandırma da yapabiliyor.
Fusion E-350 işlemcisinin düşük güç tüketimi sayesinde pasif soğutma ile gelen ve bu sayede sessiz sistemlerin oluşturulmasına olanak sağlayabilen sistemdeki çift ısı borulu pasif soğutucunun Cooler Master tarafından geliştirildiğini de not düşelim. Bu arada anakart üzerinde çift SO-DIMM slotu bulunuyor ve 8GB'a kadar DDR3 bellek desteği sunuluyor.
Depolama sürücüleri için dört adet SATA-II portu ile donatılan anakart üzerinde ayrıac bir adet PCIe x4 slotu bulunuyor ve bu sayede uyumlu ses veya tv kartı da sisteme dahil edilebiliyor. Ek olarak sunulan mini-PCIe slotu ise 802.11n WiFi kartı için kullanılıyor. Yani anakart ile kurulacak sistem aynı zamanda kablosuz internet erişimine de hazır olacak.
Görüntü aktarımı için DVI, HDMI ve DisplayPort konnektörlerinin kullanıldığı anakart üzerinde ayrıca iki adet USB 3.0 portuna, eSATA konnektörüne, dört adet USB 2.0 portuna, Gigabit Ethernet ile birlikte 7.1 kanal ses ve S/PDIF optik çıkışına da yer veriliyor. Yakın zamanda satışa sunulması beklenen Zotac Fusion35-AE'nin fiyatı ise açıklanmadı.

'Türk Telekom kablo kirliliğini unutmasın'


Türkiye'de karbon miktarını raporlayan ilk telekom şirketi Türk Telekom olurken, Greenpeace "Övünmek güzel ama bu zamana kadar nerdeydiniz" diyor.



Türk Telekom, tüm dünyadaki halka açık şirketlerin sera gazı salınım miktarlarını kurumsal yatırımcıların bilgisine sunan CDP yani Karbon Saydamlık Projesi’ne başvurarak yaydığı karbon miktarını raporlayan ilk telekomünikasyon şirketi olduğunu duyurdu. Böylece şirket İMKB’de karbon ayak izini açıklayan ilk telekomünikasyon şirketi olarak kayıtlara geçti.



Şirket bu girişimden hareketle, sürdürülebilirlik adına yeni bir dönemi başlatacağının da sinyalini verdi. Türk Telekom, başlattığı enerji dönüşümü projesi ile her yıl 5 bin 400 hektarlık bir ormanın azaltacağı kadar karbon emisyonunu azaltmayı hedefliyor. Bu tür projelerini önümüzdeki yıllarda artıracak olan şirketin çevreye duyarlılık adına yaptığı daha pek çok çalışma gerçekten kayda değer. Ancak Türk Telekom yine de çevrecilerin tepkisini çekmede devam ediyor.



Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü Uygar Özesmi, “Bütün şirketlerin ve tedarikçilerinin günümüzde karbon ayak izlerini takip etmeleri, raporlamaları ve indirmeye yönelik tedbirleri almaları artık bir standart haline gelmiştir, yapmakla övünmek güzel, ancak şimdiye dek yapmayanlara sormak gerek, nerede kaldınız diye” açıklamasını yaptı.



Şirketlerin sürdürülebilirlik hedefleri konusunu da değinen Özesmi, “Diğer önemli konu azaltım hedefleri koymak. Yani her yıl ne kadar azaltıp, ne zaman artık tamamen karbon nötr olunacak onun ilanı da gerekiyor. Tabii konu sadece karbon değil, doğaya dost uygulamaların işletmenin her alanında uygulanması gerekir, eğer biz karbonu azaltırken etrafa toksik maddeler saçıyorsak bu kabul edilemez” diye konuştu.



Özesmi şirketlerin sıfır atık politikasını benimseyerek, yaşam dönüşümü analizi ile ürünlerini üretimden kullanıma, geri toplamaya ve yeniden kullanmaya kadar her alanı değerlendirerek tasarlamaları ve uygulamaya sokmaları gerektiğinin altını çizerek, “Firmalar eleştirilere savunma ile karşılık vermek yerine bu konuda ne yapacaklarına ilişkin yol haritası sunmalı ve gerekli hedefleri koymalı. Sonra da bu hedefleri toplumla paylaşmalı. Şirketlerin bir tüzel kişilik olarak varlık nedeni topluma fayda üretmek, sadece hissedarlarına para kazandırmak değil. Artık topluma fayda üretmeleri de yetmiyor doğayı korumaları da gerekiyor, yoksa yakın zamanda varlıklarını sürdüremezler” dedi.

Firmalara 444 şoku!


444'lü numaralar önce tüketicinin şimdi de şirketlerin canını yaktı.

BTK'nın çağrı merkezi numaralarının önündeki alan kodunu kaldırması şirketlere yüklü yönlendirme faturası çıkardı.

444’le başlayan çağrı merkezi numaraları önce tüketicinin şimdi de şirketlerin canını yaktı. Bilgi Teknolojileri ve İletişimi Kurumu’nun (BTK) yılbaşında aldığı bir kararla çağrı merkezi numaralarının başındaki alan kodunu kaldırması şirketleri yüklü bir yönlendirme faturası ile karşı karşıya bıraktı.

Ayda milyonlarca çağrı alan şirketler, Türk Telekom’un çıkardığı yönlendirme faturasından kurtulmak için özel telekom şirketlerinin kapısını çalıyor. Alternatif operatörlere transferin başını da THY ve Pegasus çekti.

BTK’ya şikâyet yağdı

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) 5 Şubat 2011’de aldığı kararla 444’lü numaralar Türkiye’nin her yerinden ve tüm operatörlerden 7 rakam çevrilmesi suretiyle erişilen, bilgi ve danışma servisleri gibi hizmetlerin sunulduğu numaralar olarak tanımlandı. Yani şehiriçi ve şehirlerarası ayrımı olmadan hem ev hem de cep telefonundan kod çevirmeksizin aynı numaraya erişim kolaylığı getirildi. Ancak tüketiciye kolaylık olsun diye hayata geçirilen bu uygulama ağır fatura çıkardı. Çünkü cep telefonlarıyla herhangi bir ilden bu numaralar arandığında operatörlerin her şey dahil paketlerinin dışına çıkılıyor.

Bunun üzerine tüketiciler BTK’yı şikayet yağmuruna tuttu. Gelen şikayetler üzerine de Türk Telekom, 7 rakamla yapılan aramaları alan kodu olan eski numaralara yönlendirdi. Bu kez de bu çağrı merkezi olan şirketlere ağır bir yönlendirme fatura çıkardı. Şirketler de yüklü yönlendirme faturasından kurtulmak için özel telekom şirketlerine geçerek numarasını 0 850’yle başlayan hale dönüştürüyor.

GSM operatörüne 2 TL’lik dava

Tüketici Serkan Yakupoğlu, telefon faturasındaki ekstra 444’lü ücretlendirme için bir GSM operatörünü mahkemeye verdi. Yakupoğlu, “GSM operatörleri ekstra fatura çıkarmaya başladı. Çünkü daha önce 444 numaraları cepten ister alan kodlu ister kodsuz aradığınızda normal kullandığınız paket içindeki dakikalardan düşüyorlardı. Operatör 444’lü bir aramamı paketimde dakika olmasına rağmen dakikası 40 kuruştan ücretlendirdi. Açtığım davayı kazandım. Benden kesilen 2 TL hesabıma yattı.”

THY’nin dakikası % 50 ucuzladı

THY, çağrı merkezi hizmetinde alternatif operatöre yönelen firmalardan biri. Şirket, geçen hafta mevcut çağrı merkezi numarasının yanı sıra ‘0 850 333 0 849’ numarasının da devreye girdiğini açıkladı. Yurtdışından da aranan numaranın ücretlendirme bilgileri konusunda tüketiciyi bilgilendiren THY, şu açıklamayı yaptı: “444 0 849: Sabit Hatlardan (Ev/İş) 15 Kr/dk. Cep telefonundan 40 Kr/dk. 0850 333 0 849: 24 Kr/dk.” Pegasus ise 0 850’li çağrı merkezi numarasını devreye soktu.

Öğretmen adayları sanal ortamda ders verecek


Öğretmen adayları, bir yıl boyunca üç boyutlu sanal ortamda 3 farklı kriterdeki sınıflarda ders verecek.



Amerika Birleşik Devletleri'nde 39 üniversitenin uyguladığı ve Türkiye'de de Süleyman Demirel Üniversitesi'nin (SDÜ) ortak olduğu ''Simschool'' projesi ile öğretmen adayları, bir yıl boyunca üç boyutlu sanal ortamda 3 farklı kriterdeki sınıflarda ders verecek.



Proje sorumlusu SDÜ Teknik Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Muhammet Demirbilek, Amerika'da 39 üniversite tarafından uygulanan ''Simschool'' sanal sınıf ortamında eğitim projesinin Eylül ayından itibaren Süleyman Demirel Üniversitesi'nde de uygulanmaya başlayacağını belirtti. Projeye Haziran ayında ortak olduklarını ifade eden Demirbilek, proje kapsamında online üzerinden sınıf ortamı simülatörü oluşturulduğunu ve burada Teknik Eğitim ve Eğitim Fakültesi'ndeki öğretmen adaylarına sanal ortamda ders verme imkanı sunulduğunu aktardı.



''Simschool'' projesi kapsamında üç boyutlu sınıflar oluşturulduğunu ve sanal öğrenciler yerleştirildiğini anlatan Demirbilek, şehir merkezi, şehir kıyısında kalmış ve kırsal alanda bulunan okullardan üç farklı sınıf oluşturulduğunu aktardı. Öğretmen adayının eğitim süreci kapsamında sınıflara girerek ilgili alanlarında ders vereceklerini aktaran Demirbilek, sözlerine şöyle devam etti:



''Her sınıftaki öğrencilerin karakteristik yapıları, demografik özellikleri farklı. Şehirdeki öğrenciler ile kırsal alanda kalan öğrencilerin yetişme alanları, tarzları, ekonomik durumları farklı. Buna göre öğrenim durumları, bilgi alma davranışları da değişik oluyor. Öğretmen adayı, bu proje sayesinde üç farklı sınıfa girerek, nasıl bir ortamla karşılaşacağını, nasıl eğitim vereceğini, öğrencilerden nasıl bir tepki alacağını sanal ortamda görebiliyor. Gerçek bir ortamda ders verir gibi bir uygulamaya tabi oluyor.''



Bir yıl boyunca öğrencinin üç farklı sınıftaki ders verme metotlarını takip edeceklerini ve buna göre de bir değerlendirme yapacaklarını ifade eden Demirbilek, bu proje ile öğretmen adaylarına uygulamalı eğitim verdiklerini belirtti.



 Projeyi pilot ile örneklendiren Demirbilek, bir pilota teorik bilgi verildikten sonra uygulamalı da eğitim verildiğini aksi takdirde ilk defa uçağı kaldıracağında nasıl bir zorluklarla karşılaşacağı hakkında bilgi sahibi olamayacağını belirtti. Pilot uçağı kaldırsa bile uygulama noktasında yeterli bilgiye sahip olmadığı için havada sıkıntılar yaşayabileceğini söyleyen Demirbilek, ''Öğretmen adaylarına da sahaya inmeden önce ders verme metotları, öğrencilere davranışları ve öğrencilerden alacakları tepkileri uygulamalı olarak göstermiş olacağız'' diye konuştu.



Proje sayesinde öğretmen adaylarını geleceğe daha iyi ve verimli hazırlayacaklarını dile getiren Demirbilek, öğretmen adaylarının eğitim süreçleri kapsamında sanal ortamda staj yapma imkanı bulduklarını söyledi. Projenin eğitimdeki verimliliği de artıracağına inandıklarını ifade eden Demirbilek, ''Öğretmen adaylarımız bu proje sayesinde karşılarına çıkabilecek tüm olumsuzlukları sanal ortamda görecek ve gerçek hayatta ders vermeye başladıklarında ise daha tecrübeli ve bilinçli olacaklar'' dedi.



''Simschool'' projesini üç boyutlu bir oyuna benzeten Demirbilek, öğretmen adaylarının bu programda kendilerini geliştirme imkanı bulacaklarını söyledi.

Tüm gerçekler kamerada!


Pazarlama ve tasarım şirketi olan SapientNitro, bugün yayınladığı herkese açık bir web uygulamasında, sigaranın insanların akciğerlerine neler yaptığını gösteriyor.



SapientNitro'nun AR Lungs isimli bu uygulamasında artırılmış gerçeklik (augmented reality) teknolojisini kullanılarak kamera karşısına geçen insanların göğüs bölgesinde sanal bir akciğer yansıması oluşturulup, uygulama kullanıcısının akciğerine ne kadar zarar verdiği gösteriliyor.



Uygulamada kaç yaşında olduğunuzu, günde kaç sigara içtiğinizi ve kaç yıldır sigara kullandığınızı belirledikten sonra, akciğerlerinize ne kadar zarar verdiğinizi görebiliyorsunuz. Söz konusu web uygulamasına buraya http://www.arlungs.com/     tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Şehirler arası otobüste okey keyfi

Uzun bir süredir kişiye özel televizyon hizmeti sunan otobüs seyahat firmaları, bundan böyle yolcularına okey ve tavla imkanı da sunacak.

Hitit Medya Yönetim Kurulu Başkanı Benhür Güzeler, AA muhabirine yaptığı açıklamada, şehirlerarası otobüslerindeki eğlence sistemlerinden ''funtoro'' markalı olanların içerik ve reklam yönetimini yapan medya kuruluşu olduklarını belirtti. Funtoro markalı ekranların, pazarın yüzde 65'ine sahip olduğuna dikkati çeken Güzeler, şu anda Pamukkale, Varan, Kamil Koç gibi 81 firmanın toplam 1700 otobüsüne hizmet verdiklerini kaydetti. Dünyanın en büyük yazılım ve donanım firmasından biriyle çalıştıklarını ifade eden Güzeler, şunları söyledi:

100 FİLM İZLENEBİLECEK ''ANDROID'' EKRANLAR GELİYOR

Güzeler, önümüzdeki ay içinde yeni sistem ''android'' ekranlara geçileceğini ve otobüslerle yerleştirilmeye başlanacağını belirterek, bu sistemde de 4 kişinin okey oynayabileceğini, tavla turnuvalarının düzenlenebileceğini anlattı.

Bunların yanı sıra ekranlardan internete girilebileceğini bildiren Güzeler, şunları kaydetti:

''Seyahat sırasında yanınızda bilgisayar taşımanıza gerek kalmayacak. Yolcular, internette sörf yapabilecek. Seyahat edenler, aynı uçakta olduğu gibi yol bilgilerini görebilecek. Ayrıca, örneğin İzmir'deki Efes Antik Kenti'nin yakınlarından geçiliyorsa bu tarihi yerle ilgili 16 farklı dilde bilgiler verilecek. Televizyon kanalları, oyun ve diğer hizmetlerle yolculuk keyifli hale gelecek.''

Android ekranlı sistemlerde 100 farklı film olacağını ve yolculara daha fazla seçenek sunulacağını ifade eden Güzeler, ''Otobüs firmaları, yolcularını uçaklara kaptırmamak için hizmette sınır tanımıyor. Seyahati olabildiğince keyifli, konforlu hale getirmek için ellerinden geleni yapıyorlar'' dedi.

Facebook'ta hata bulana ödül



Facebook'ta hata bulup yetkililere rapor edenlere 500 dolardan başlayan para ödülü vaat edildi.



Uzunca bir süredir hayatımızda önemli bir yere sahip olan Facebook, hatalarından kurtulmak için kolları sıvadı. Mükemmeliyete giden yolda fedakarlık yapmaktan çekinmeyecek gibi görünen Facebook, sistemde hata bulup rapor eden kullanıcılara 500 dolardan başlayan para ödülü vaat ediyor.



Bulunan hataların Facebook yetkililerine aktarılmadan önce diğer kullanıcılarla paylaşılması ya da kötüye kullanılması durumunda ödül verilmeyeceği, hatanın raporlanıp onarıldıktan sonra paylaşıldığında ise bir sakınca olmadığı (bu durumda ödülün geri alınması sözkonusu değil) yapılan duyuruda belirtildi.



Bu ilginç yöntemle kimler ne kadar para kazanabilir, tahmin etmek zor. Eğer hata bulma konusunda kendinize güveniyorsanız, bu sayfadan  http://www.facebook.com/whitehat/     Facebook güvenlik raporlama bölümüne göz atabilirsiniz.

29 Temmuz 2011 Cuma

Google'ın müzik servisi yayında!


Google'ın müzik servisinin bütün detayları belli oldu.

Herkes Google+'a odaklanmış bir durumdayken, Google'ın çok önceleri duyurulmuşu olan müzik servisi sessiz sessiz kapalı betasına başladı. Şimdilik sadece davetiye ile üye kabul eden sistem, özellikleriyle müzk severleri büyülecek gibi görünüyor.

Servisin amacı, kendi müziklerinizi internet ortamına yükleyerek heryerden ulaşabilmenizi sağlamak. Hatta online olmasanız bile müziklerinize ulaşmanız mümkün oluyor. Sistemin geri kalan özellikleri ise şu şekilde;

-Online olmasanız bile müziklerinize erişin: Bu özellik sayesinde başka bilgisayardan ve telefonunuzdan çevrimiçi olmasanız bile en son dinlediğiniz şarkıları tekrar dinlemeni mümkün. Eğer isterseniz çok sevdiğiniz şarkıları sürekli olarak çevrimdışı dinleyebilirsiniz.

-Her zaman müzik dinleyin: Müziklerinizi düzenlemekten ziyade dinlemekle vakit geçirin. Basit arayüzü sayesinde müziklerinizi kolayca yükleyebilirsiniz. Bu müzikleriniz her zaman orada kalır ve bağlantısı hiç bir zaman kopmaz.

-Bütün müzikleriniz tek bir yerde: Direkt olarak müzik listelerinizi sisteme yükleyebilirsiniz. Hatta isterseniz birden fazla bilgisayardan müzik yükleyebilirsiniz. Ayrıca isterseniz sistem, bilgisayarına yeni gelmiş müzikleri algılar ve otomatik olarak hesabınıza yükleyebilir.

-Müzik listenizi oluşturun: Müzik listenizi kolayca oluşturabilir ve düzenleyebilirsiniz. Listenizi karıştırıp, şarkılarınızı karışık olarak dinleyebilirsiniz.

Google patent savaşına giriyor


Google patent savaşında kılıçlarını çekti.



Apple'ın patent nedeniyle HTC ve Samsung'a açtığı davalar, iki firmanın da zor günler geçirmesine neden olmuştu. Apple'ın bütün davaları kazanması, Android işletim sistemi için de büyük bir tehdit oluşturmuştu.



Google'ın SEO'su patent davalarının kötü olduğuyla ve sektörü olumsuz etkilediğiyle ilgili bazı görüşlerini paylaşmıştı. Ancak görünen o ki Apple'da patent savaşındaki yerini güçlendirmek istiyor. Söylenenlere göre Google, IBM'den 1.000 adet patent satın almış durumda. Yazılımsal bazı  kodlarla ilgisi olan bu kodların alınması, Android'in patent savaşında sağlam durmaya çalıştığını gösteriyor.

Bugün Sistem Yöneticileri Günü!


Gece gündüz demeden, yoğun iş stresi altında çalışan sistem yöneticilerini hatırlamak için on iki yıl önce Sistem Yöneticileri Takdir Günü ilan edildi.

Sistem yöneticisi olmak için çok iyi sistem bilgisine sahip olmak, olaylara anında çözüm getirebilmek gibi teknik yeterlilikler dışında, çoğu zaman uykusuz kalmaya dayanabilmek ve ağır iş stresi gibi fiziksel güce de sahip olmak gerekiyor.

İşte böylesine zorlu bir görevi üstlenen sistem yöneticileri olmasaydı bugün  Online alış veriş yapmak, online oyun oynamak, web sitelerinde gezinmek tamamen hayal olurdu. Bu kadar yoğun iş temposuna sahip olan sistem yöneticilerini hatırlamak için bundan 12 yıl önce Sistem Yöneticisi Takdir Günü ilan edildi.

Anlaşılacağı üzere bugün Sistem Yöneticileri için önemli bir gün.  birbirinden değerli tüm sistem yöneticilerinin Dünya Sistem Yöneticileri Günü'nü kutluyoruz.

Bilgisayarınız Ne Kadar Hızlı



Bilgisayarınızın donanım gücünü merak ediyorsanız, Auslogics’in kullanıcılara tamamen ücretsiz olarak sunduğu BenchTown isimli uygulamayla test edebilirsiniz.



Auslogics daha önce Boostspeed, Disk Defrag ve Antivirus gibi ürünlerle Windows kullanıcılarının beğenisini toplayan bir firma. Sisteminizin bakımını ve korumasını sağlayan bu uygulamalar dışında Auslogics, kullanıcılara bu kez tamamen ücretsiz bir benchmark aracı sunuyor. BenchTown isimli ücretsiz uygulama sayesinde bilgisayarınızın performansını değerlendirebilir, arkadaşlarınızın puanlarıyla kıyaslayabilirsiniz.



BenchTown'ı indirmek için http://www.benchtown.com/download/auslogics-benchtown-setup.exe



Sade Tasarım, Kolay Kullanım



Uygulama, tıpkı diğer Auslogics yazılımlarında olduğu gibi oldukça sade bir arayüze sahip. Uygulamanın ana ekranındayken "Rate Now" butonuna tıkladıktan sonra sisteminizde bulunan işlemci, bellek kartı, sabit disk ve 2B/3B grafik performansınız test edilmeye başlıyor. Test işlemi sırasında mümkün olduğunca başka bir şeyle uğraşmamaya dikkat edin. Aksi takdirde işlemci, bellek kartı ve sabit disk testlerinde olması gerekenden daha düşük bir sonuç alabilirsiniz.



Çok Yönlü Test Aşaması



Sisteminizdeki her bir donanım parçası ayrı testlerden geçiyor. Örneğin bellek kartı testinde hem bant genişliği hem de gecikme süresi testleri yapılıyor. Test işlemi ortalama beş ila on dakika arasında değişiyor. Eğer sadece belli bir donanım parçasını test etmek istiyorsanız, pencerenin solunda bulunan "Program Settings" sekmesine tıklayıp, "Computer subsystems to test" bölümünden test edilmesini istediğiniz donanımları seçin.



Test işlemi tamamlandıktan sonra "Compare with Friends" butonu beliriyor. Bu buton sayesinde BenchTown.com adresine kayıtlı diğer arkadaşlarınızla donanım performansınızı karşılaştırabilirsiniz. Özellikle aynı donanıma sahip kullanıcıların test sonuçlarını karşılaştırmanız, eğer düşük bir sonuç elde ettiyseniz sisteminizde bir problemin olduğunu ortaya çıkaracaktır.



"System Information" sekmesine tıklamanız halindeyse sisteminiz hakkında ayrıntılı bilgi edinebilirsiniz. Auslogics'in bu ücretsiz benchmark uygulamasını sisteminizde bulundurmanızda fayda var.

Panasonic’ten tüy gibi 3D gözlük


Panasonic, dünyanın en hafif aktif 3D gözlüğünü duyurdu.



Hızla ilerleyen 3D teknolojisi adına önemli bir haber Panasonic’ten geldi. Şirket “dünyanın en hafif” olma unvanını taşıyacak yeni 3D gözlüğünü bu hafta Japonya’da tanıttı.



Rahatlığa önem veren TY-EW3D adlı 3D gözlük serisi, orta ve büyük boy olarak iki seçenek sunuluyor. Gözlüğün büyük boyu 27 gram, orta boyu ise yalnızca 26 gram ağırlığında. Gözlükler, çok kısa şarj süresiyle, uzun süre kullanım sağlayabiliyor. İki dakikalık şarj ile 3 saate kadar kullanım mümkün.



Şimdilik yalnızca Japonya satışı kesinleşen cihazın ilerleyen zamanlarda bize de geleceğini ümit ediyoruz.

Apple, Amerika'dan daha zengin


Teknoloji devinin Amerika'dan daha zengin olduğu ortaya çıktı.



Evet yanlış duymadınız. Teknoloji dünyasının devi Apple, nakit anlamında Amerika'dan daha fazla paraya sahip durumda. Apple son senelerde oldukça iyi işlere imza atmış, ve geçtiğimiz günlerde telefon piyasasında liderliğini ilan etmişti. Ancak bu kadarını eminim hiçbirimiz tahmin etmedik.



Amerika'nın en son açıkladığı devlet hazinesindeki nakit para miktarı 73.8 milyar dolar. Dün açıklanan bu rakam, oldukça büyük bir rakam gibi gözükse de aslında Apple'ın gerisinde kalıyor. Çünkü Apple en son yayınladığı verilerde 76.2 milyar dolara sahip olduğunu bildirdi.



 Yani diğer bir deyişle dünyanın teknoloji devlerinden Apple, dünyanın en büyük hükümetlerinden biri olan Amerika'dan daha zengin. Bakalım Apple daha ne gibi ilginç rekorlarla karşımızda olacak.

Thermaltake T10 GT Snow Edition Full Tower Kasa





Thermaltake, yazın sıcağından bunalan kullanıcılar için Leven 10 GT kasasını güncelledi. Kasanın son halinden fotoğraflar haberimizde yer alıyor.



Oyunculara ve hız aşırmacılara yönelik ürünleriyle dünya çapında üne sahip olan Thermaltake, en şık kasalarından biri olan Level 10 GT'yi güncelleyerek daha da sevilesi bir hale getirdi. İçi ve dışı tamamen siyah olan Level 10 GT, güncellemeyle beraber beyaz renkte bir dış kaplamaya sahip olmuş. Hatırlarsınız, bundan bir kaç yıl önce bilgisayar kasaları beyaz-bej ağırlıklı oluyordu. Haliyle Level 10 GT'deki "beyaz" değişiklik, başta "Acaba retro bir görünüme mi sahip olur?" cümlesi, aklımdan geçmedi diyemem.



Oldukça şık bir görünüme sahip olan Level 10 GT, 17,7 kilogram ağırlığıyla "taşıma, yerinde kalsın" klasmanında bir kasa. 5 tane EasySwap Pitstop sürücü yuvasının yanında, 4 tane de 5.25 inçlik yuva yer alıyor.



Ön panel 2 tane USB3.0, 4 tane USB2.0, 1 tane eSata ve HD ses portlarını içeriyor. Üstte, yanda ve önde olmak üzere 3 tane 200 milimetrelik fan, 600 ile 800 RPM arasında değişen hızları ile kasanın içindeki bileşenleri serinletiyor.



Standart Level 10 GT'nin fiyatı yurt dışında 219 euro seviyesinde. Level 10 GT Snow Edition'ın da benzer bir fiyata sahip olması bekleniyor.

28 Temmuz 2011 Perşembe

AMD Cataylst 11.7 Yayınlandı


AMD'nin Radeon HD ekran kartları için aylık Catalyst güncellemesi bugün yayınlandı. 11.7 sürümüne erişen Catalyst ile birlikte pek çok hata giderilmiş.

AMD tarafından yayınlanan belgeye göre bu sürümle birlikte herhangi bir performans iyileştirmesi ya da kararlılık geliştirmeleri bulunmuyor. Ancak özellikle imleç donması gibi son zamanlarda pek çok kullanıcının bezdiği büyük problemler ortadan kaldırılmış.

Catalyst sürücü takımı pek çok video oynatıcı problemleri de ortadan kaldırmış. Bunlardan bir kısmı donanım ve uygulama tabanlı problemler. Örneğin VLC Player'ın 1.1.9 sürümündeki çeşitli hatalar yeni Catalyst ile birlikte son buluyor.

Oyuncuları da sevindirecek çeşitli düzeltmeler bulunuyor. Eyefinity özelliği açık CrossFire kullanıcılarının DirectX 10 oyunlarında yaşadığı problemler de giderilmiş durumda. Shogun II, Portal 2 ve Hamilton's Great Adventure gibi oyunlara ait sorunlar da çözülmüş.

Vergi ve ehliyetten muaf araç


Araç, kilometrede 5 kuruş elektrik harcayacak.

Bakanlık tarafından onaylanan araç tek kişilik olacak. Şehiriçi ulaşımda kullanılacak olan araç saatte 45 kilometre hızla gidecek.

Özel bir üniversitenin bir şirketle hazırladığı elektrikle çalışan kent içi ulaşım aracı projesi, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından onaylandı.

Kilometrede 5 kuruş elektrik harcayacak araç, saatte 45 kilometre hızı geçmeyecek şekilde tek ve iki kişilik tasarlandı.

Araç ehliyet ve vergiden muaf olunmasını sağlayacak.

Tek kişilik araçta 3, iki kişilikte 4 tekerlek bulunuyor.

Elektrikle çalışacak araç, istenildiğinde veya zorunlu hallerde pedal sistemiyle de hareket ettirebilecek.

Tek kişilik olanı 5 bin liradan, iki kişilikleri 8 bin liradan piyasaya sürülmesi bekleniyor.

Aracın iki yıl içinde kent içi ulaşımda kullanılması planlanıyor.

Siber saldırılar askeri tehdit kadar tehlikeli


Tek bir kurşun atmadan siber saldırılar bir ülkeyi çökertebilir.

Dünyanın en büyük iletişim şirketlerinden BT’nin başkanı, tek bir kurşun atmadan siber saldırıların bir ülkeyi çökertebileceğini söyledi.

BT Başkanı Michael Rake, Londra’da siber güvenlik konferansında yaptığı konuşmada, bunun önlenmesi içini uluslararası anlaşmalar gerektiğini savundu.

170 ülkede faaliyet gösteren şirketin başkanı, bilgisayar şebekelerinin saldırıya uğramaması içini nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşması gibi bir anlaşma gerektiği görüşünde.

BT Başkanı Michael Rake, siber tehditlere karşı hazırlanabilmek için sanal savunma ve saldırı senaryoları gerektiğini vurguladı. Son yıllarda büyük şirketleri hedef alan siber saldırıların yüz milyonlarca dolar zarara yol açtığı tahmin ediliyor.

Amerika, birkaç gün önce, çok zararlı siber saldırılara askeri kuvvetle karşılık verebileceğini açıkladı.  Savunma Bakanlığı açıklamasında, Amerika’nın ciddi bir siber saldırıya devletler hukuku ve uluslararası anlaşmalar kapsamında diplomatik, askeri ve ekonomik yollarla karşılık verme hakkı bulunduğu vurgulanıyor.

Laptop piliniz ölmesin!


Laptop pilinizin ömrünü uzatın!

Servet harcayıp aldığınız laptop'un pilinin 6 ayda ölmesini istemiyorsanız iste yapmanız gerekenler.

Elektrik şebekesinden uzak olduğunuz zamanlarda laptop'unuzun pilinin kısa sürede bitmesi, sizi sıkıntıya sokabilir. Bundan daha sıkıcı olan bir durum ise laptop'unuzun pil ömrünün tükenmesidir. Pil ömrü, sadece pilin kalitesi ve türüne göre değil, ona nasıl davrandığınıza göre de değişmektedir. Bu yazımızda laptop'ların çoğuyla beraber gelen Lityum-iyon pillerin ömrünü belirleyen önemli faktörleri, ve pilin ömrünü nasıl uzatabileceğinizi ele alacağız.

Li-ion pilleri hazırlama: Li-ion pillerin böyle bir sürece ihtiyacı olmadığı sıkça söylenmekte. Ancak ilk kez kullanmadan önce Li-ion pilinizi tam olarak şarj etmelisiniz.

Li-ion pil döngüsü: Li-ion piller, 300 ile 500 tam şarj veya 2000 kısmi şarj ömrüne sahipler. Uzun depolama sürelerinin ardından iki veya üç kez doldurup boşaltma işleminin kapasitede artış sağladığı yönünde raporlar mevcut. Genel olarak, Li-ion pilinizi tam olarak boşaltmamalısınız.

Pillerin bakımı: Li-ion pillere hasar veren iki şey var: Pili sonuna kadar harcamak ve ısı.

Lityum iyon pillerde dikkat etmeniz gerekenler

- kısmen deşarj ve şarj

- düşük voltajda şarj

- AC gücü bağlıyken pili çıkarmak

- pili dolapta saklarken yüzde 40-50 dolu bırakmak

 Li-ion pillerde yapmamanız gerekenler

- pili tamamen boşaltmak

- aşırı hızlı şarj

- AC güçten çalışırken pili laptop'un içerisinde bırakmak (ısıdan hasar görebilir)

- pili dondurmak

- eski li-ion piller almak

Ovi Store rakamları açıklandı


Nokia geçtiğimiz günlerde yaptığı duyuruda Ovi Store'da günlük 7.62 milyon indirilmeye ulaşıldığını belirtti. Ovi, geçtiğimiz yılın Ekim ayında günlük 3 milyon indirilme sayısına sahipti. Nokia yaptığı açıklamada Hindistan'da indirilme sayısının 3 katına çıktığını belirtti.

Daha önce Apple'da App Store rakamlarını açıklamış ve toplamda 15 milyar indirilme sayısına sahip olduğunu bildirmişti. App Store'da günde 13 milyon indirilme yapıldığını da hemen hatırlatalım.

iOS 5'e Yüz Tanımlama Mı Geliyor


Merakla beklenen iOS'un beşinci sürümünde yüz tanımlama teknolojisinin olacağı yapılan dedikodular arasında. Apple'ın, Polar Rose firmasını satın alması da bu dedikoduları güçlendiriyor.

Apple'ın mobil işletim sistemi iOS'un son sürümü hakkında bilgiler yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başladı. Yeni sürümde geliştiriciler, yüz tanımlama desteğine sahip uygulamalar yazabilecekler. iOS 5 ile gelen ve iPhone, iPad ve iPod ile kullanılabilecek yeni API bu teknolojiyi destekleyecek.

Apple'ın, yüz tanımlama teknolojisiyle ilgili çeşitli algoritmalar geliştiren İsveç yerleşkeli Polar Rose firmasını satın almasıyla birlikte zaten yeni ürünlerde bu teknolojinin desteklenmesi bekleniyordu. Şimdiden konuyla ilgili bir uygulama da geliştirilmiş durumda. CIFaceFeature adındaki uygulama, fotoğraflardaki insan yüzünde gözlerin ve ağzın nerede olduğunu bulabiliyor.

Buraya kadar anlatılanlar şimdilik Apple tarafından doğrulanmış ve kesinlik kazanmış bilgiler değil. Hatta kimilerine göre sadece dedikodudan ibaret. Konunun Eylül ayına doğru netlik kazanması bekleniyor.

HD kalitesindeki video telefonlar Türkiye'de


Yealink IP Video Telefonlar, HD görüntü, HD ses kalitesi ve fonksiyonelliği bir arada sunuyor!

IP Telefon ve VoIP pazarında dünyanın önde gelen markalarından biri olan Yealink, görüntülü haberleşme olanağı sunan masaüstü telefonlarını, Elkotek Mühendislik güvencesiyle Türkiye pazarına sundu.

Kullanıcılara HD ses ve HD görüntü kalitesinde haberleşme imkanı sunan Yealink VP2009P Video Telefon, görüntülü aramanın yanı sıra, e-postalara erişim ve internette sörf yapmaya da olanak sağlayarak masaüstü telefonlarını adeta bilgisayara dönüştürüyor.

7 inç'lik dokunmatik ekranı ile dikkat çeken VP2009P, renkleri daha net gösteren CMOS kamera sistemi, tam ekran video gösterimi, lokal video kontrolü özellikleri ve ekonomik fiyatları ile pazarda oldukça rekabetçi bir konumda yer alıyor.

SIP tabanlı video telefon olmasının yanı sıra, kurumsal IP telefonların tüm fonksiyonlarına da sahip olan ürün, gelişmiş özellikleri ile kullanıcılarına yüksek performans ve tasarruf olanağı sunuyor

Bilimadamları 'parlayan köpek' üretti


Güney Kore'de bilimadamları, kopyalama tekniğini kullanarak Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıkların tedavisine yardımcı olabilecek ''parlayan köpek'' üretti.

Yonhap ajansının haberine göre, Seul Ulusal Üniversitesi'nden bir grup bilimadamı, genetik olarak değiştirilmiş Tegon adında ve 2009 yılında doğan dişi köpeğin, doksisiklin antibiyotiği verildiği zaman ultraviyole ışık altında yeşil renkte parladığını belirtti.

Araştırma ekibinin başındaki Lee Byeong-chun, ajansa verdiği demeçte, ''Tegon'un üretilmesi, köpeğin parlaması için enjekte edilen genin insanlardaki ölümcül hastalıklara neden olan genlerin yerine kullanılabileceği için yeni ufuklar açmaktadır'' dedi.

Lee Byeong-chun, köpeğin, üniversite ekibinin 2005 yılında Snuppy adlı dünyanın ilk kopya köpeğinde kullanılan ''beden hücreleri nükleer transfer teknolojisiyle'' üretildiğini ifade etti. 

İnsanlar ve köpeklerin 268 ortak hastalığı bulunmasından dolayı yapay olarak üretilen köpeklerdeki bazı hastalık belirtilerinin, hastalıkların tedavi yöntemlerine yardımcı olabileceği belirtildi.

Araştırma bulguları uluslararası ''Genesis'' dergisinde yayımlandı.

27 Temmuz 2011 Çarşamba

e-posta tarih oluyor!


Mektup gibi e-posta da tarih oluyor.

1970’lerde icat edilen, 1990’lı yıllarda küresel çapta kullanılmaya başlanılan elektronik posta yeni kuşak tarafından yavaş yavaş terk ediliyor. Gençler e-posta yerine dijital dünyanın farklı platformlarına yöneliyorlar.

Fransız ekonomi gazetesi La Tribune tarafından yayımlanan bir araştırma sonucuna göre, spam, virüs ve trojanlar nedeniyle yönetimi neredeyse altından kalkılamaz hale gelen elektronik posta artık çocuk ve gençlerin ilgisini çekmiyor. En azından eskiye oranla çok daha az çekiyor. Gazete, özellikle ABD ve Fransa’da gerçekleştirilen araştırmaların, çocuk ve gençlerin Facebook ve Twitter gibi sosyal paylaşım ağlarını klasik elektronik postaya tercih ettiklerini gösterdiğini aktarıyor.

Dijital dünyayla ilgili veriler toplamakta uzman Comscore şirketi tarafından ABD’de gerçekleştirilen bir araştırma, Gmail, Yahoo ve Hotmail gibi dünyanın en büyük elektronik posta adreslerinin kullanımının Kasım 2009-Mayıs 2011 döneminde yüzde 4,1 azaldığını gösteriyor. Yahoo ve Hotmail’in Fransa’da da son bir buçuk yılda yüzde 10 ila 16 arasında düşüş kaydettiği belirtiliyor.

E-posta zemin kaybediyor

Klasik elektronik postanın zemin kaybettiğinin bir diğer göstergesi de bu alanda hizmet veren firmaların açıkladığı faaliyet rakamları. Yahoo örneğin, bu yılın ikinci çeyreği için cirosunu 1,1 milyar dolar olarak açıkladı. Aynı rakam geçen yıl aynı dönem için 1,13 milyar dolar olarak bildirilmişti. Sektör uzmanları Facebook’un yakın bir gelecekte online reklamcılıkta Yahoo’nun önüne geçmesini bekliyor.

Bireysel kullanıcıları aşan bu fenomen büyük şirketleri de sarmış durumda. Özellikle küresel çapta faaliyet gösteren şirketlerde çalışan orta ve üst düzey yöneticilerin haftada ortalama 20 saat elektronik posta okumakla geçirdikleri belirtiliyor. Fransız SSII Atos strateji şirketine göre bu yöneticiler günde 100 ila 200 arasında mesaja yanıt veriyor. Bu da şirketlerin akıllı telefon (smartphone) ve sosyal paylaşım sitelerine yönelme nedenlerinden biri olarak gösteriliyor.

Uzmanlar buna rağmen elektronik postanın hemen ölmeyeceğini, evrim geçireceğini, bu evrimin de cep telefonları, daha doğrusu yeni kuşak akıllı telefonlar ile geleceğini öngörüyorlar. Comscore araştırmalarına göre ABD’de şu anda 43 milyonun üzerinde "smartphone" kullanıcısı var ve bunların hemen hepsi e-postalarını cep telefonlarından takip ediyor. Dünya genelinde bu rakamın 2014 yılında 1 milyarı geçmesi bekleniyor.

Çin sanal alemde ABD'yi solladı

Internet aleminin bir diğer yeni gerçeği ise dünyada en fazla internet kullanıcısı olan ülke ünvanının artık ABD’ye değil Çin’e ait olduğu. Çin, her türlü devlet sansürüne rağmen bu yıl ilk defa ABD’deki internet kullancısı sayısını geçti. Çin’de şu anda 485 milyon internet kullancısı bulunuyor. Bunların 318 milyonu cep telefonlarıyla internet kullanıyor. Dünya Bankası internet kullanan Çinli sayısını 2006 yılı için 140 milyon olarak açıklamıştı. Çin'de internet kullanıcısı olmanın bedeli ise sanal alemde “dalay-lama” ve “demokrasi” gibi terimler kullanmamak. Bu terimlere son birkaç aydır Arap Baharı nedeniyle “yasemin”, “Tunus”, “Mısır” gibi terimler de eklenmiş durumda.

Dünya genelinde şu anda 3 milyar 100 milyon internet kullancısı bulunuyor. Her gün 349 milyar elektronik posta gönderiliyor. Kısaca “spam” olarak tanımlanan reklam veya virüs içerikli isteğe bağlı olmayan mesajlar, toplam elektronik postaların yüzde 90’ını oluşturuyor.

MS-DOS 30. Yaşını Kutluyor

Her şey bundan 30 yıl önce başladı. Bir dönemin en çok kullanılan işletim sistemi MS-DOS, bugün otuz yaşında ve hala pek çok bilgisayarın çalışmasını sağlıyor.

Microsoft'un işletim sistemi macerası bundan tam 30 yıl önce MS-DOS ile başladı. 27 Temmuz 1981 yılında Seattle Computer Products tarafından geliştirilen QDOS'un (Quick and Dirty Operating System) tüm haklarını satın alan firma, daha sonra bu işletim sistemini MS-DOS olarak adlandırdı.

Microsoft, Seattle Computer Products'a QDOS için yaklaşık 50.000 usd ödedi. Ancak firma daha sonra IBM ile MS-DOS'un lisans haklarıyla ilgili oldukça yüksek bir satış kârı elde etti. 1981 yılının Ağustos ayında neredeyse evlere giren tüm IBM PC'lerde Microsoft'un işletim sistemi bulunuyordu.

Üzerinden yıllar geçti ve Microsoft pek çok farklı MS-DOS sürümleri geliştirdi. Bu sıralarda rakip firmalar da farklı DOS tabanlı işletim sitemlerini geliştirmiş olsalar da hiç biri MS-DOS'un başarısını yakalayamadı. Microsoft her ne kadar 1985 yılında grafiksel işletim sistemini piyasaya sürmüş olsa da MS-DOS'un gücünden hiçbir şey eksilmedi. Ta ki 1995 yılında oyun yapımcılarının MS-DOS'u yavaş yavaş bırakıp Windows 95'e geçmesine dek.

MS-DOS'un son sürümü olan 6.22, 1994 yılında piyasaya sürüldü. Yedinci ve sekizinci sürümler ise Windows 95 ve Windows ME'nin birer parçası olarak kaldılar. Bugün dahi Volfied gibi pek çok klasik oyun oynayabilmek için MS-DOS'a ihtiyaç duyuluyor. Windows kullanıcıları yılların eskitemediği MS-DOS uygulamalarını çalıştırabilmek için DOSBox gibi programlar kullanıyor.

2016 Yılının İşlemcileri

İşlemci dünyasının geleceğinin temelleri çok öncelerden atılıyor. İşlemci denildiğinde akla ilk gelen isim olan Intel’in gelecek planları da bugünden şekilleniyor.

Sandy Bridge kod adlı ikinci nesil Core mimarisine sahip işlemcileri bu yıl piyasaya süren Intel, önümüzdeki sene bu mimarinin küçültülmüş sürümü olan Ivy Bridge’i sunacak.

Intel’in tik tak modeli olarak adlandırdığı gelişim planına göre firma her iki senede bir yeni bir işlemci mimarisi geliştiriyor. Yeni mimarinin transistor boyutları da bir sene sonra düşürülüyor.

Bu plan uyarınca, 32 nm’lik Sandy Bridge’in yerini 22 nm’lik Ivy Bridge alacak. 2014 ‘ün başlarında ise 22 nm’lik yeni mimari olan Haswell ile tanışacağız. Haswell’in 14nm’ye küçültülmüş hali olan Broadwell’den sonra ise yine yepyeni bir işlemci mimarisi karşımıza çıkacak.

Planlara göre, 2016’nın sonlarına doğru 14 nm’lik Skylake mimarisine sahip işlemciler piyasaya sürülecek. 2018’de ise Intel çok önemli bir adım atarak Skylake’i küçültüp 10 nm’lik Skymont’a geçecek.

LG'nin 2011 bombaları internete sızdı!

LG'nin 2011'in kalan bölümünde tanıtmaya hazırlandığı cepler, bir teknoloji sitesinde ortaya çıktı. LG'nin yeni telefonları arasında dört Android'li, bir Windows Phone'lu cep ve gizlemli LG K var.

Sızan Android'li cepler arasındaki LG Prada K2'nin çift çekirdekli olacağı, ön ve arka yüz kameraları taşıyacağı (1.3MP ve 8MP), 4.3 ekrana sahip olacağı iddia ediliyor.

LG Univa ise 800MHz işlemciye, 3.5 inç HVGA ekrana ve 5MP kameraya sahip olacak. Yani bir seviye yükseltilmiş LG Optimus One gibi olacak.

LG Fantasy ise LG'nin yeni Windows Phone cebi olacak. Telefonun yeni Mango işletim sistemi ve 1GHz işlemci gibi Microsoft'un minimum sistem gereksinimleriyle gelmesi bekleniyor.

Diğer bir Android'li cep LG Victor ise 3.8 inç OLED ekrana, bir ön yüz kamerasına ve 5MP arka yüz kamerasına sahip.

Giriş seviyesi bir cep olan LG E2 ise küçük ekranlı ve uygun fiyatlı bir alternatif olacak.

Ve LG K

Görüntüsü ortaya çıkmayan ve bir model numarasıyla (P930) beraber gelen tek cep olan LG K'nin gerçek 720p HD ekrana sahip olacak ilk cep olabileceği, ikinci jenerasyon NOVA ekrana sahip olacağı dedikoduları yapılıyor.

Uygulamalarınızı orta tuş ile çalıştırın!


Farenizin orta tuşunu onun işlevselliğini yitirmeden daha kullanışlı bir hale getirmeye ne dersiniz? Quick Menu adındaki bu oldukça küçük araç, CTRL'ye basarak farenizin orta tuşuna tıkladığınızda içeriği sizin tarafınızdan oluşturulan bir kısayol menüsünü anında ekrana getiriyor.

Uygulamayı kurmak için herhangi bir kurulum sürecinden geçmenize gerek yok. ZIP dosyasının içeriğini bir klasöre açın ve içerisindeki uygulamayı çalıştırın (sisteminize uygun 32-bit veya 64-bit sürümünü seçin).

Program, kendi klasörü altında "shortcuts" adında bir klasör oluşturuyor ve bu klasöre sıkça eriştiğiniz öğelerin kısayollarını yerleştirmeniz gerekiyor. Bunu yaptıktan sonra programı yeniden başlatın, CTRL tuşunda basılı tutun ve farenizin orta tuşuna tıklayın. Artık tek yapmanız gereken, çalıştırmak istediğiniz programı tıklamak.

Dosyayı İndirmeler sayfasında bulabilirsiniz.

Ekran Kartları Tehdit Altında


İşlemcilerin artık içlerinde tümleşik olarak grafik işlemciye de yer veriyor olması bazı ekran kartlarını tehdit etmeye başladı. AMD'nin en yetkili ismi de bunu itiraf etti.

Hem Intel, hem de AMD yeni nesil işlemcilerinde tümleşik GPU'ya yer veriyorlar. Bu grafik işlemcilerin henüz çok güçlü olduğu söylenemez fakat düşük seviyedeki ekran kartlarını tehdit ettikleri de bir gerçek.

Geçici olarak AMD'nin CEO'luk görevini yürüten Thomas Seifert de yaptığı bir açıklamayla tümleşik GPU'ların bazı segmentlerdeki ekran kartlarının satışlarını etkilemeye başladığını itiraf etti.

Giriş Seviyesi Yerine

Uzun vadede bazı bileşenlerin ortadan kalkacağını söyleyen Seifert, giriş seviyesi ekran kartlarının yerine tümleşik GPU taşıyan işlemcilerin geleceğini belirtti.

Elbette bu hemen gerçekleşmeyecek. Intel hakimiyetindeki giriş seviyesinde AMD uzun bir süre daha bu seviyeye uygun ekran kartları üretecek fakat günün birinde Seifert'in bahsettiği durumun gerçekleşeceği de kesin gibi gözüküyor.

26 Temmuz 2011 Salı

Geleceğin Mobil Teknolojisi HTML 5!

HTML 5 de mobil tarayıcıların yeni gözdesi. Peki dünden bugüne mobil tarayıcılar ne kadar değişti gelecekte ne olması bekleniyor? Hepsi bu yazıda!

Mobil işletim sistemlerindeki gelişmelerin böylesine hızlı olması, tüm cihazların yeniliklere çabuk uyum sağlamasında etkin rol oynuyor. Üreticilerin hızlı bir şekilde entegre olmaya çalıştığı teknolojilerin başında HTML 5 geliyor.

Henüz web dünyasında bir standart olarak yoğun bir şekilde kullanılmıyor olsa da HTML 5 gelecekte tüm tarayıcılar tarafından destekleniyor olacak. Bu bağlamda özellikle mobil işletim sistemleri hızlı bir şekilde bu teknolojiye entegre olmaya başladı bile.

2.1 Milyar

Çok değil birkaç sene öncesine kadar mobil cihazlarda tam anlamıyla bir internet deneyimi yaşamak bile olanaklı değildi. Symbian'ın WebKit tabanlı web tarayıcıyı kullanmaya başladığı 2005 yılının üzerinden çok geçmedi. O dönem için sansasyonel bir yenilik olan bu tarayıcılar, dünyanın ilk gerçek tam HTML desteğine sahip web tarayıcısı olmuştu.

Hemen arkasından Apple da benzeri bir adım atarak çağı geç kalmadan yakaladı. İlk iPhone'un da en güçlü özelliklerinden biri olarak zaten bu yeteneği gösteriliyordu. 2008 yılında duyurulan Android de bu desteğe sahipti.

Şu günlerde ise aynı durum HTML 5 için geçerli. Android ve iOS bu konuya tam destek veriyor. 2010 yılı sonunda kullanımda olan ve HTML 5 destekli mobil cihaz sayısı 109 Milyon'u aşmıştı bile. Analistlerin HTML 5 konusundaki zirve yılı ise 2016 olarak belirlenmiş.

Her geçen gün mobil cihazlarda ve bilgisayarlarda hızla yayılan HTML 5 için 2016 yılına gelindiğinde 2.1 Milyar kullanıcı hedeflemesi yapılıyor. Bu hedeflemeler tutar mı bilinmez ancak HTML 5'in geleceğin mobil teknolojisi olacağı kesin görünüyor.

EnviroMission 800 metreden yüksek güneş enerjisi kulesi

2015'te tamamlanacak EnviroMission güneş enerjisi kulesi 800 metreden fazla yüksekliğiyle dünyanın en yüksek binalarından birisi olacak.

Amerikan filmlerini izleye izleye, Arizona Çölü'nün nasıl bir yer olduğunu az çok öğrendik: alabildiğine düzlük alanlar ve nemsiz kupkuru bir hava. Havada bir bulut bile olmayınca, günün büyük kısmı toprak, doğrudan güneş altında kalıyor ve ısınıyor. Bu durumu kullanmak isteyen Amerikalıların bir süredir Arizona Çölü'ne güneş enerjisi santralleri kurmak istediklerinden haberimiz vardı. Eh malum, belgesel izleyen editörleriz biz. Fakat bu kadarını açıkçası hayal etmemiştik.

EnviroMission ismindeki proje eğer hayata geçirilebilirse dünyanın en yüksek binalarından bir tanesi Arizona Çölü'nün ortasına kurulacak. 800 metreden daha yüksek bir binası, daha doğrusu bacası olması beklenen proje 200 megawattlık enerji üretim kapasitesiyle 150 bin haneyi besleyecek güce sahip olacak.

Projenin 2015'te tamamlanması planlanıyor. Bittiğinde toplam maliyetinin 750 milyon dolar kadar olacağı hesaplanıyor. Oldukça yüksek bir miktar aslında, fakat daha şimdiden 30 senelik bir anlaşma ile proje sponsor buldu. Güney Kaliforniya Enerji'nin 30 yıllığına kiraladığı EnviroMission projesinin 11 yıl içerisinde maliyetini amorti etmesi bekleniyor.

Güneş enerjisi kuleleri nasıl çalışır?

Resimlerden rahatlıkla görebileceğiniz gibi sistem ortada çok yüksek bir kule ve etrafında yere yerleştirilmiş güneş enerjisi panellerinden oluşuyor. Bu paneller, öğle saatlerinde havanın 40 santigrat sıcaklığında olduğu bir anda, altında dolaşan havayı 80-90 santigrat dereceye kadar ısıtabiliyor. Isınan hava doğal olarak yükselmek istiyor. Fakat tek çıkış noktası da ortadaki dev boru oluyor. Borunun içinden geçen hava, türbinleri de döndürerek enerji üretilmesini sağlıyor.

Uzayda yer açın, 'Turkonot' geliyor!


Türkiye'nin havacılık ve uzay bilimleri alanındaki ilk ihtisas üniversitesi olan Türk Hava Kurumu Üniversitesi, uçak dışındaki hava araçlarını da üretmeyi ve bu araçları kullanabilen insanlar yetiştirmeyi hedefliyor.





Yerli uçak üretimine başlamaya hazırlanan Türk Hava Kurumu Üniversitesi, yakında ilk yerli “insansız hava gemisi”ni faaliyete geçirecek. Türk Hava Kurumu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ünsal Ban, üniversitelerinin bu yıl eğitim-öğretime başlayacağını belirterek, 2011-2012 Eğitim Öğretim yılında Hava Ulaştırma Fakültesi Pilotaj bölümüne ve İşletme Fakültesi Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği bölümüne 48 burssuz, 12 burslu olmak üzere 60'şar öğrenci alınacağını bildirdi.



Üniversitelerinin ABD'deki Vaughn College ile işbirliği yaparak çift diploma vereceğini ifade eden Ban, öğrencilerin iki yıl Türkiye'de iki yıl da ABD'de eğitim alacaklarını kaydetti. Vaughn College'ın havacılık ve uzay alanında dünyadaki en iyi üniversitelerden biri olduğunu söyleyen Ban, Türk Hava Kurumu Üniversitesi'nin de dünyadaki 37 havacılık ve uzay üniversitesi arasında en iyi fiziki şartlara sahip olduğunu belirtti. Üniversitelerinih Matematik-Fen puan türüne göre öğrenci alacağını söyleyen Ban, tercih etmek isteyen öğrencilerin “uçuş korkusu” olmaması ve sağlık raporu alması koşulu bulunduğunu da ifade etti.



“KALDIĞIMIZ YERDEN..."



Üniversitenin hedeflerini anlatan Ban, üniversitenin sloganının “Kaldığımız yerden...” olarak belirlendiğini söyledi. Türkiye'nin uçak üretiminin araba üretiminden önce başladığını 1927'den 1950'li yıllara kadar toplam 351 adet uçak ürettiğini ve bu uçakların bir kısmını da Hollanda ve Danimarka'ya ihraç ettiğini anlatan Ban, 1950'li yıllarda üretimin durduğunu ifade etti. “Ben Türkiye'nin uçak ürettiğini, havacılıkla ilgilenmeye başladığım zaman öğrendim” diyen Ban, uçak üretimini üniversite olarak yeniden başlatacaklarını kaydetti.



Ban, şunları söyledi:



“Türkiye geçmişte uçak üretirken kendi çizimiyle, kendi tasarımıyla yola çıkmış. Motoru da dizaynı da kaportası da kendisine ait. Geçmişte nasıl kendi motorumuzu kendi tasarımımızı kullandıysak aynısını tekrar yapmaya başlayacağız. 'Kaldığımız yerden...' sloganını kullanırken aslında bunu kastediyoruz. Türkiye yeniden kendi uçağını üretmeye başlayacak.



Sayın Başbakan, 'çılgın projeleri' açıkladığında 'Ankara'yı havacılık ve savunma merkezi yapacağız' dedi. İşte uçak üretimi de bu basamaklardan bir tanesi. Türk Hava Kurumu Üniversitesi de uçak üretimi projesinde yer alacak. Elemanlar yetiştireceğiz, ar-ge projeleri yapacağız. Uçakların dizaynlarını biz yapacağız. Motorların üretimi aşamasında Ostim'deki firmalarla yaptığımız işbirlikleri var. Bu işbirlikleri sayesinde biz sanayide yer alacağız. Çünkü bir uçağı bir firma tek başına üretemez. Uçağın parçaları vardır, o uçağın parçaları çeşitli yerlerden getirilir ve üretilir. Bunu montaj sanayi olarak düşünmeyin. Ostim'de havacılık ve savunma alanında 81 tane firma var. 80 firma ayrı ayrı parçalar üretir, o parçalar birleştirilir ve uçak üretilir. Biz de bunu gerçekleştireceğiz. Bunlar muhtemelen eğitim uçağı olacak.”



“TÜRKONOT YETİŞTİRECEĞİZ”



Uçak üretiminden öte “uzay araçları” üretimini hedeflediklerini, üniversitenin eğiliminin bu yönde olacağını dile getiren Ünsal Ban, sözlerini şöyle sürdürdü:



“(Türkiye çağı yakalayacak ve geçecek) diyoruz. Türkiye çağı nasıl yakalar? Üç sektör var çağı yakalayabilmek için; iletişim, ilaç sanayi, havacılık ve uzay. İletişim ile havacılık ve uzay sektörleri birbiriyle ilişkilidir. Gelişmiş ülkeler bu sektörlerde var zaten. Gelişmekte olan ülkeler de bunların altındaki sektörlerde yer alıyor.



Üç sektöre eğer siz girerseniz gelişmiş ülke oluyorsunuz. Türkiye ilaç sanayide var mı? Yok. Havacılık ve uzay sanayide olmak için uğraşıyoruz ama hala tam bir adım atabilmiş değiliz. Üretseniz bile dışarıya satamıyorsunuz.



Türkiye bugün uçak üretimine başlıyor desek bile önünde 20 yıllık bir süreç var. 20 yıllık süreçte siz uçağınızı ürettiniz, mesela 2023 yılında ürettiniz peki 2023 yılında havada uçak olacak mı? O tarihlerde uzay araçları gündeme gelecek. Peki bu durumda çağı yakalamış oluyor musunuz? Herkes uçak üretiminden öteye geçmiş, siz uçak üretiyorsunuz. Yine çağı yakalayamadınız demektir. Bu kez hava araçları üretmeyi hedefleseniz bir 20 yıl daha geçecek. Şimdiden hava aracı üretimine girsek, uzay aracı üretimine girsek 2023'te çağı yakalamış olabiliriz.



Biz bir yıl sonra kendi uçak tasarımlarımızı geliştirmeyi düşünüyoruz. Çek Cumhuriyetinden, ki onlar bu konuda çok iyi, hocalar gelecek. Onlara tasarım kısmını yaptırmayı düşünüyoruz. Hedefimiz de uzay araçları üretmek. Mesela bir süre sonra pilot ihtiyacı azalınca ne yapacaksınız? İşte biz sadece pilot değil hava araçlarını kullanabilen insanlar yetiştireceğiz. Buna “Türkonot' da diyebilirsiniz”



“İNSANSIZ HAVA GEMİSİ”



Rektör Ban, OSTİM'de bir firma ile “İnsansız hava gemisi” projesi yürüttüklerini belirterek, “Bir yıl sonra Türkiye kendi ürettiği insansız hava aracını uçuruyor olacak. Bunları gözetleme amaçlı kullanabilirsiniz, sınırlarınızı kontrol edebilirsiniz, hava taşımacılığında kullanabilirsiniz. Bunu da gerçekleştirmek üzereyiz” dedi.

Zamanda yolculuk hayali suya düştü!




Zamanda yolculuk sadece filmlerde mümkün.


Tek bir fotonun ışık hızından daha hızlı gidemediğini gösteren bilim adamları, zamanda yolculuğun imkansız olduğunu kanıtladı.


Einstein'ın hiç bir şeyin ışık hızından daha hızlı gidemeyeceği üzerine kurulu 'trafik yasası' teorisi doğrulandı. Hong Kong'lu fizikçiler, bilim kurgu dışında zaman yolculuğunun imkansız olduğunu belirtti.


Hong Kong Üniversitesi Bilim ve Teknoloji araştırma takımından Du Shengwang, fotonun ya da ışık biriminin, ışık hızından daha hızlı gitmemesinin, Einstein tarafından ortaya atılan 'trafik yasası' teorisine uyduğunu söyledi.


"HİÇ BİRŞEY IŞIKTAN HIZLI YOLCULUK EDEMEZ" Du, konuya ilişkin şu açıklamada bulundu: "Einstein'ın ortaya attığı ışık hızının evrenin trafik yasası olduğu teorisinin, ya da basit bir dille hiç birşeyin ışıktan hızlı yolculuk edemeyeceği teorisinin doğruluğunu kanıtladık."Ortaya 10 sene önce atılan zaman yolculuğunun yapılabilir olduğu iddasına inanmadığını ifade eden Du, daha önce hiç denenmemiş olan bir deney yaptı.


Fotonun ışıktan hızlı gitmediğini kanıtlamak amaçlı yola çıkan Du ve ekibi fotonun, yani ışık biriminin hızını ölçtü. Fotonun ışık hızından daha hızlı olmadığını ve 10 sene önce bunu iddia eden bilim adamlarının ise göz yanılmasına kandıklarını belirtti. Du, ayrıca bu bulguların bilim adamlarının kuantum fiziği hakkında bildiklerini de etkileyebileceğini ifade etti.