Pages

Subscribe:

6 Ağustos 2011 Cumartesi

Facebook'ta dev güvenlik açığı!


Facebook’tan bir güvenlik açığı daha: Sokakta yürürken tüm bilgilerinizi ele verebilirsiniz.

Dünyanın en büyük sosyal paylaşım ağı Facebook’un geçmişte yaşadığı güvenlik sorunlarının ardından, yapılan araştırma kullanıcılar için yeni bir risk ortaya koydu.

Carnegie Mellon Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada, 25 bin Facebook kullanıcısı öğrencinin profil resimlerinden bir veri tabanı oluşturuldu. Ardından, kampüse kurulan bir stantta, gönüllü olan öğrencilerin webcam fotoğrafları çekildi.

Araştırmacılar son olarak yüz tanıma yazılımı kullanarak profil resimleriyle resim çektiren öğrenciler arasında eşleşme olup olmadığına baktı. Sonuç olarak, yazılım veri tabanındaki resimlerin yüzde 31’inin kimliğini belirledi.

Araştırmayı yürüten Alessandro Acquisti, çalışmasını Black Hat güvenlik konferansında sundu. Acquisti, “günümüzde yüz görseli aramaları metin aramaları kadar sıradan bir hal alabilir” ifadesini kullandı.

Araştırmacılar sadece bununla yetinmeyip, bir iPhone uygulaması kullanarak telefonla çektikleri fotoğrafı yüz tanıma yazılımında değerlendirdi. Yazılım, birkaç saniye içinde o kişinin adını ve önemli bilgilerini telefona gönderdi.

Bu da kısaca şu anlama geliyor: Siz sokakta yürürken birisi resminizi çekip birkaç saniye içinde kim olduğunuzu öğrenebilir. Bilgi teknolojileri uzmanı olan Acquisti, elde ettikleri sonuçların “çok büyük bilgisayar korsanlığı riskine işaret ettiğini” belirtti.

Bir diğer araştırmada, 277,978 Facebook kullanıcısının yüzleri, bir çöpçatan sitesindeki 6 bin profil ile karşılaştırıldı. Sonuçta, her 10 Facebook kullanıcısından biri hakkındaki bilgilere ulaşıldı.

Team Group yeni SSD modeli Xtreem S3'ü de duyurdu


Xtreem S2  isimli SSD sürücüsüne ait detayları verdiğimiz Team Group, yeni modellerle ürün gamını genişletmeye devam ediyor. Firma yaptığı açıklama ile Xtreem S3 modelini de duyurdu. S2'den farklı olarak SATA-III (SATA 6Gbps) desteği sunan 2.5-inç boyutundaki yeni sürücü,  MLC tipi NAND Flash bellek yongaları ve SandForce kontrolcü ile geliyor.

TRIM desteği sunan ve hata öncesi kullanım süresi 1.5 milyon saat olarak açıklanan Xtreem S3'ün kapasite tercihine bağlı dört farklı versiyonu bulunuyor ki bunlar;

- 60GB | 550 MB/sn okuma|480 MB/sn yazma|50,000 IOPS 4k rastgele yazma.

- 120GB |550 MB/sn okuma|500 MB/sn yazma|80,000 IOPS 4k rastgele yazma.

- 240GB |550 MB/sn okuma|520 MB/sn yazma|90,000 IOPS 4k rastgele yazma.

- 480GB | Detayları açıklanmadı ancak 240GB'lık model ile benzer olması bekleniyor.

Üç yıllık garanti ile sunulacak olan Xtreem S3'ün fiyatı ise şu an için bilinmiyor.

Web 20 Yaşına Bastı!


Şu anda bu yazıyı okumanızı sağlayan teknoloji 20 yaşına bastı. 20 yıl içerisinde milyarlar hayatını değiştiren internet geçmişini hiç merak ettiniz mi? İşte 20 yılında internet.

İlk başlarda askeri amaçlarla geliştirilen internet, Tim Berners-Lee tarafından kamusal alanda da kullanıma açılalı tam 20 yıl oldu. DünyayıWorld Wide Web kavramı bu süre içerisinde bilinen tüm iletişimcihazlarının hepsinin tam anlamıyla ezip geçti.

Telgraf, telefon, radyo ve televizyonun insanlara ulaşım süresini 10 katı bir hızla dünyaya ulaşan internet sayesinde modern insanın da yaşam tarzı değişti.

Artık, haberler internetten alınıyor, arkadaşlıklar ve işler yine bu sanal ağüzerinden bulunuyor. İnsanlar sadece tek bir bilgisayarla şirket açıp dünyanın en zenginleri listesine bile gelebiliyor.

20 yıllık süreçte, 56K hızdan saniyede 14 megabit indirme hızına ulaşan internet aynı zamanda yazılım teknolojisini de geliştirdi. IPv4'den IPv6'ya geçerek daha güvenlik ve uzun ömürlü olacak olan internetin geleceği tüm dünyada kısıtlamalar ve sanal savaşlarla anılıyor.

Gökyüzünde aniden belirdi!


Birden ortaya çıkan yüzü görenler bunu ilahi bir işaret olarak yorumladı.

Kanada'nın New Brunswick eyaleti semalarında insan yüzü şeklindeki bulut görenleri şaşırttı.

Amatör kameraman Denis Farmer tarafından kaydedilen görüntülerde bulutların durumu profilden görünen bir insan yüzünü andırıyor.

İnsan yüzü şeklindeki bulut kimilerince sadece bir doğa olayı olarak tanımlanırken kimilerince de tanrıdan gelen bir işaret olarak yorumlandı.

Türk Telekom'a 16 ödül birden!


Türk Telekom 50 ülkeden yaklaşık 3 bin başvurunun yapıldığı International Business Awards’dan (Uluslararası İş Ödülleri) 16 ödül birden aldı.

Bu yıl sekizincisi düzenlenen ve Stevie Ödülleri olarak da bilinen organizasyonda, 5 büyük ödül alan Türk Telekom, 11 farklı dalda da onur ödülü aldı. Stevie Ödülleri, küresel iş dünyasının en prestijli ödülleri arasında yer alıyor.

Türkiye’nin öncü iletişim ve yakınsama teknolojileri şirketi Türk Telekom dünyanın en prestijli ödülleri arasında yer alan ve dünya çapında düzenlenen International Business Awards’da 16 ayrı ödülün sahibi oldu. Stevie Ödülleri olarak da bilinen organizasyona bu yıl dünyanın 50 ülkesinden 3 bini aşkın başvuru yapıldı.

Türk Telekom, International Business Awards’da 5 büyük ödül alırken, 11 farklı dalda da Onur Ödülü’ne layık görüldü.

8. International Business Awards’da Türk Telekom’un kazandığı ödüller şu şekilde sıralanıyor:

Yılın Müşteri Hizmetleri Yöneticisi, Yılın İç İletişim Departmanı, Yılın Kurumsal İletişim Departmanı En İyi Şirket İçi Farkındalık/Motivasyon Etkinliği ve Yaratıcı Video - Film kategorilerinde Büyük Ödül Türk Telekom’un oldu.

Yılın Şirketi, Yılın Yöneticisi , Yılın İletişim Departmanı, Yaratıcı Oryantasyon Videosu, Ortadoğu ve Afrika’da Yılın En İnovatif Şirketi, Ortadoğu ve Afrika’da Yılın Çevresel Sorumluluk Programı, Ortadoğu ve Afrika’da Yılın Sosyal Sorumluluk Programı, Yılın Kurumsal İletişim Yöneticisi, Yılın Kampanyası, , Yılın Müşteri İlişkileri Departmanı, En İyi Şirket İçi Farkındalık/ Motivasyon Etkinliği dallarında ise Türk Telekom onur ödülüne layık görüldü.

Stevie Ödülleri 11 Ekim 2011 tarihinde Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dhabi’de düzenlenecek törenle sahiplerine takdim edilecek.

Konuyla ilgili açıklama yapan Türk Telekom Genel Müdürü (CEO) K. Gökhan Bozkurt şunları söyledi: “Türkiye’nin öncü iletişim ve yakınsama teknolojileri şirketi olarak başarılı uygulama ve organizasyonlarımızla ödül kazanmaya devam ediyoruz. Şimdi de dünyanın en saygın iş ödülleri arasında yer alan International Business Awards’da on altı ödül birden aldık. Müşterilerimiz ve çalışanlarımız başta olmak üzere tüm paydaşlarımız için değer yaratmak üzere hayata geçirdiğimiz çalışmaların uluslararası zeminde takdir görmesiyle çabalarımızın karşılığını almış olmanın sevincini yaşıyoruz. Küresel bir güç olma hedefiyle, ülkemizi uluslararası arenada da en iyi şekilde temsil edebilmenin haklı gururunu tüm Türkiye ile paylaşmak istiyoruz. Bu ödülü kazandığımız süreçte emeği geçen tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyorum.”

Akıllı kalem Echo Smartpen Türkiye'de!


Bu inanılmaz kalemin yapabildikleri boyutunu aşıyor! İşte "akıllı kalem" ve işlevleri...

Livescribe'ın $100 milyon yatırımı arkasına alarak geliştirdiği ve otoriteler tarafından "dahice birteknoloji" olarak adlandırılan Echo Smartpen, kalem-kağıt kullanımını günümüze uygun hale getiriyor.

Dahili hafızasına yazıyla beraber ses kaydı da yapabilen kalem, tüm notların bilgisayarda saklanmasına, internette paylaşılmasına, "tıkla ve dinle" teknolojisiyle eksiksiz notlara sahip olunmasına olanak veriyor. Masaüstü yazılımının yanı sıra iPhone ve iPad uygulamaları da bulunan Echo Smartpen, bu sayede notlara her zaman-her yerde erişim sağlıyor.

Echo Smartpen'in öne çıkan özelliklerinin başında "tıkla ve dinle" teknolojisi geliyor. Yazı ile eşzamanlı ses kaydı yapılmasına, sonrasında yazının üzerine tıklanarak tam yazının yazıldığı anda konuşulanların dinlenebilmesine olanak sağlayan teknoloji ile hem her şeyi yazmadan eksiksiz notlara sahip olunuyor, hem de aranan bilgiye anında ulaşılıyor.

Echo Smartpen'in bir diğer göze çarpan uygulaması da Livescribe Connect. Notların kolayca paylaşımını sağlayan uygulama sayesinde E-posta, Facebook, Google Docs veya Evernote üzerinden sesli notlar PDF olarak istenilen kişiye gönderilebiliyor. Özellikle üniversiteöğrencileri açısından fotokopinin yerini alacağa benzeyen uygulama ile yazının yanı sıra eşzamanlı yapılan ses kaydı da paylaşılabiliyor.

Ayrıca hesap makinesi uygulaması da bulunan Echo Smartpen ile kağıda yazılan bir işlemin sonucu kalemin üzerinde bulunan OLED ekranda gözüküyor.

Apple, Vatan ve Hepsiburada.com başta olmak üzere uygun ödeme seçenekleri ile satışa sunulan Echo Smartpen'in tavsiye edilen son kullanıcı fiyatları (KDV dahil) şöyle:

Livescribe Echo Smartpen 2GB 359TL

Livescribe Echo Smartpen 4GB 399TL

Knoppix'in Yeni Sürümü Çıktı


Dünyanın en popüler Linux dağıtımlarından Knoppix, yeni sürümüyle birlikte daha fazla donanım desteği ve beraberinde getirdiği yazılımların en son sürümlerini sunuyor.

Dünyanın en popüler canlı Linux dağıtımlarından Knoppix, 6.7 sürümünü kullanıcıların beğenisine sundu. Knoppix, otomatik donanım tanımlama ve pek çok ses ve ekran kartıyla birlikte, eski ve yeni nesil USB cihazları tanıyabilme özelliğine sahip. Pek çok kullanıcının sistem kurtarıcısı olarak kullandığı Knoppix, ön tanımlı olarak LXDE masaüstü ortamını kullanıyor.

Sisteminize kurmaya gerek kalmadan, boot ederek kullanabildiğinix Knoppix'in son sürümü kernel 2.6.29.3 ve X.org 7.6 kullanıyor. Bunun dışında LibreOffice 3.3.3 sürümüne, Chromium da 12.0.742.112sürümüne yükseltilmiş.

150$'a Ejderha Maketi


Bethesda, bu senenin en çok beklenen oyunlarının başında gelen The Elder Scrolls V: Skryim'in Collector's Edition sürümünü duyurdu. İlk bakışta oyunun fiyatı fazla gelse de, hediyeler fikrinizi değiştirebilir.

Hiç kuşkusuz The Elder Scools V: Skyrim, bu senenin en çok beklenen yapımlarından birisi. 11 Kasımda piyasaya sürülecek olan oyuna olan ilgiyi paraya çevirmek isteyen Bethesda, yapımın yeni bir versiyonunu daha duyurdu. The Elder Scrolls V: Skyrim Collector's Edition isimli bu yeni oyunpaketinin içerisinde, oyunun orjinali yaklaşık 200 sayfalık bir kitap ve belki de en güzeli bir ejderha maketi yer alıyor.

Kulağa son derece hoş gelen bu paketin fiyatının 150$ olması, her ne kadar birçok oyuncuyu, paketi satın alma konusunda ciddi ciddi düşünmeye sevk etse de, Bethesda Collector's Edition'dan da oldukça umutlu. The Elder Scrolls V: Skryim Collector's Edition, oyunun normal sürümüyle birlikte 11 Kasımdan itibaren raflardaki yerini alacak.

Bilgisayar başında çok oturanlara özel gözlük


Oyun başında ya da kod başında saatlerce oturan bilgisayarcılar için geliştirilen gözlüğe hepimizin ihtiyacı var.

Biz, teknoloji meraklıları bilgisayar başında saatler geçiriyoruz. Bazımız saatlerce World of Warcraft raidlerine katılıyor, FPS oyunlarında klan maçları yapıyor, bazılarımız ise 3 dev ekran monitörün başında web sitesi tasarlıyor, kod yazıyor ya da yazılara gömülüyor.

Tabii bilgisayarın başında bu kadar oturunca, çocukken anne-babalarımızın dediği gibi gözlerimiz de bir şekilde bozuluyor ya da kısa zamanlı sorun olarak kanlanıyor. İmdadımıza göz damlaları yetişiyor.

Japon gözlük üreticisi J!NS ise bizim problemlerimiz için harika bir çözüm üretmiş: Nem gözlüğü. Nem gözlüğü, kenarında barındırdığı mini nem haznesi sayesinde gözlerinizi 2 saate kadar yeteri kadar nemlendiriyor ve rahatsızlık yaratmasını engelliyor bu sayede. Nem haznelerine isterseniz su isterseniz herhangi bir göz damlasını koyabiliyorsunuz.

Eylül ayında piyasada olması beklenen ürün 50 dolar fiyat etiketiyle satılacak. Ülkemize gelirse eğer, anında satın alacağız. Olmadı artık getirtiriz bir şekilde.

HTC, Dashwire'ı Satın Aldı


Temmuz rekoru kıran HTC, bulut hizmetlerine ve senkronizasyon servislerine güç katacak.

Dünyanın dördüncü büyük akıllı telefon üreticisi HTC, Seattle temelli Dashwire'ı satın aldı. Mobil ve web uygulamalarını cihaza özelleştirme ve kişisel içerik erişimi sağlama konusunda önemli bir adım olarak nitelendirilen bu hamle, HTC'ye ivme kazandıracak gibi görünüyor.

Bulut Senkronizasyonunu Güçlendirecek

Dashwire, HTC'nin bulut senkronizasyonunu güçlendirecek ve HTCSense.com'un buluta dayalı hizmetlerini geliştirecek. HTC Mühendislik ve Operasyon Başkanı Fred Liu konu hakkında 'Bulut servisleri, kullanıcılara söz verdiğimiz hizmetleri en başarılı biçimde aktarmak için büyük önem taşımakta. Kullanıcılar artık tüm özel verilerine her noktadan ve her cihazdan erişebilmeyi istiyor. Dashwire'ın bize eklenmesi, bilgi senkronizasyonu konusunda önemli adımlar atmamızı sağlayacak.' yorumunu yaptı.

Dashwire alımının finansal detayları hakkında henüz bir bilgi aktarılmadı.

4 Çekirdekli Android 4.0 Tablet 'KORE'


Motorola'dan Android 4.0'lı ve 4 çekirdekli işlemcili bir tablet geleceğine dair bilgiler var.

Tablet piyasasında Apple'ın iPad'i dominant liderliğine devam ediyor, bu gidişata hiçbir firma dur diyemiyor. Motorola, iPad'i tahtından indirme amacıyla piyasaya sürdüğü Xoom Tablet ile beklediği başarıyı alamadı fakat bu sefer oldukça önemli bir çıkarma yapacak gibi görünüyor.

4:3 Ekran Oranı ile iPad'e Gerçek Rakip

Fusible.com'un verdiği bilgilere göre Motorola, 'KORE' adlı 4 çekirdekli bir tablet üzerinde çalışıyor. Android 4.0 Ice Cream Sandwich işletim sistemi ile gelmesi beklenen tabletin 4:3 ekran oranına sahip olacağı, yani tam bir iPad rakibi olacağı belirtiliyor.

Teknoloji çevreleri bir Xoom 2 beklentisindeyken piyasaya çıkan bu gelişme, Motorola ile Nvidia'nın bir Kal-El (Tegra 3) atılımı yapacağına işaret olabilir.

Ünlü giyim firması Pierre Cardin de tablet bilgisayar pazarına girdi


Tablet bilgisayar pazarındaki çılgınlık farklı sektörlerden firmaları bu alana çekmeye devam ediyor. İşte o firmalardan biri olan ünlü giyim markası Pierre Cardin, 7-inç boyutunda çoklu dokunmatk kapasitif ekrana sahip olan ve Android 2.2 işletim sistemiyle çalışan PC-7006, Samsung tarafından üretilen ARM Cortex-A8 tabanlı 1GHz hızında işlemciden (S5PV210) güç alıyor. Ekran çözünürlüğü 800 x 480 piksel olan ve 512MB DDR2 bellek ile donatılan tablet standart olarak 4GB depolama alanı ile gelirken, microSD kart slotu ile 16GB'a kadar hafıza kartı kullanımı mümkün kılıyor.

19.5 x 12.3 x 1.4cm boyutlarında ve 520gr ağırlığında olan tablet bilgisayarda 1.3 Megapiksel çözünürlüğünde ana kameraya yer verilirken, arkadaki ana kameranın çözünürlüğü ise henüz bilinmiyor. Pierre Cardin logolu deri taşıma kılıfı ile sunulan tablet bilgisayar, Avrupa pazarında bizzat Pierre Cardin tarafından 275.00£ son kullanıcı satış fiyatıyla kullanıma sunuluyor.

5 Ağustos 2011 Cuma

Türk bilimadamından AIDS'i tespit eden çip


Türk bilimadamının geliştirdiği çip, AIDS'i 5 saniyede tespit edebiliyor.

Harvard Tıp Fakültesi ve Harvard-MIT Sağlık Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü'deki laboratuvarında nano ve mikro teknolojiler üzerine çalışan Asistan Profesör Utkan Demirci'nin geliştirdiği ucuz, taşınabilir, herkesçe kolaylıkla uygulanabilecek testler, önümüzdeki yıllarda marketlerde yerini alacak. Demirci'nin geliştirdiği cihazlarla sperm kalitesi ve sayısı yarım saat içinde, HIV/AIDS ise birkaç dakikada teşhis edilebilecek, hastaların virüs yükü ölçülebilecek.

Üniversite giriş sınavında ilk 100'e girerek Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Fakültesi'ni kazanan Utkan Demirci, 1 yıl okuduktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı bursuyla Amerika Birleşik Devletlerinde (ABD) bulunan Michigan Üniversitesi'ne kabul edildi. Lisans eğitimini derece ile tamamlayan Demirci, yüksek lisansını yaptığı Stanford Üniversitesi'nde doktorasını da aldı. Demirci, 2006 yılında AIDS hastalığının parmaktan alınan kanla birkaç dakika içinde teşhisine yönelik geliştirdiği 10 centlik tek kullanımda atılabilir 'Biyonano Çip' ile dikkat çekti. Bu çalışmasıyla, Massachussetts Institute of Technology-Technology Review Magazine tarafından biyoteknoloji alanında dünyayı değiştirecek olan ilk 35 bilim adamı arasında gösterilen Demirci, bir yıl sonra aynı proje ile TÜBİTAK, TTGV ve TÜSİAD tarafından her yıl başarılı bilim adamlarına verilen Teknoloji Ödüllerinden ''Nanoteknoloji, Biyoteknoloji ve Nanobiyoteknoloji Onur Ödülü''ne layık görüldü.

Mühendislik eğitimini nano ve mikro teknolojilere yönlendiren ve özellikle global sağlık sorunlarının erken teşhisi üzerine çalışan 34 yaşındaki Asistan Profesör Demirci, çalışmalarını Harvard Tıp Fakültesi Bigham Kadın Hastanesi ve Harvard-MIT Sağlık Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü'nde kurulan kendi laboratuvarında, 40 kişilik ekibiyle sürdürüyor.

Geliştirdiği nanoçiplerin, hiç teknik eğitim almamış kişilerin bile kolayca kullanabileceği şekilde, taşınabilir, pille çalışır, tek kullanımlık olmasına dikkat eden Demirci, ürünlerin birkaç doların altında bir maliyetle hastalara ulaşmasını amaçlıyor.

VİRÜS YÜKÜNÜ TESPİT EDEBİLECEK

Demirci, 2006 yılında HIV/AIDS için geliştirdiği ve hastalığı birkaç dakika içinde test edebilen biyoçipi daha da geliştirerek hastanın virüs yükünü de tespit edebilir hale getirdi. Yaklaşık 4 yıldır üzerinde çalıştığı biyoçipi geçen yıl Tanzanya'da 115 hasta üzerinde deneyen Demirci'nin elde ettiği sonuçlar bilimsel olarak yayımlandı.

Dünyadaki 30 milyonun üzerinde HIV'li hasta için 2006 yılında geliştirdiği, hastalığın parmaktan alınan kanla birkaç dakika içinde teşhisine yönelik bir liralık test cihazını geliştiren Demirci, aynı testle hastanın bağışıklık sistemini gözetlerken, virüs yükünü de tespit edebilir hale getirdi.

Demirci, daha önce masa büyüklüğünde aletlerle yapılan testlerle ilgili şunları söyledi:

''Dağın başındaki hasta insanlara da bunları ulaştırmak gerekiyordu. Afrika'da milyonlarca insan günlük 1 doların altında gelirle yaşıyor. Biz Tanzanya'da nanoçipin kolay çalışabilir olduğunu gösterdik. Bununla birlikte HIV hastalarında CD4 hücrelerinin sayısı düştüğü zaman bağışıklık sistemi görev yapamıyor. HIV'den olmasa da belki bir soğuk algınlığından ölüyorlar. O yüzden bağışıklık sistemini devamlı gözlemlemek lazım.

Başka bir probleme daha dikkati çektik. Sadece bağışıklık seviyesini değil hastanın kanında ne kadar virüs olduğunu da bilmek gerekiyor. Buna virüs yükü diyorlar. Virüs yükü daha pahalı bir test. 200 dolarlık bir test ve sonuç almak 6 saatle - 2 gün arasında sürüyor. Biz aynı benzer fikirleri kullanarak parmak ucundan alacağımız bir damla kanla acaba birkaç dakika içinde hastanın virüs yükünü söyleyebilir miyiz diye bakıyoruz. Virüs yükü hastalığın anneden çocuğa geçişinde çok önemli. Hamile kadınlarda virüs yükünü düşük tutmak önemli. Özellikle yoğunlaştığımız alan HIV'de virüs yükünü bulmak.

'Biz bunu masa büyülüklüğünde koskocaman bir aletle değilde daha kolay şekilde cebimizde taşıyabileceğimiz aletlerle yapabilir miyiz' diye yola çıktık. 4 senedir çalışmalar devam ediyor. En son küçük taşınabilir bir portatif yaptık. Öyle bir hale getirdik ki küçük cep telefonunun kamerası ve geliştirdiğimiz mikroçip ile laboratuvar test sonucu almanız mümkün.

Sonucu diğer aletlerin altın standardı ile karşılaştırdık, sonuçları yan yana koyduk. Sonuçlar, toplaması gereken datayı gösteriyor.''

ERKEK KISIRLIĞI İÇİN UMUT VEREN GELİŞME

Demirci'nin nano teknolojiyle geliştirdiği çiplerin başka sağlık uygulamaları da var. Bu çipleri kullanarak sperm sayısı, hızı, kalitesi 30 dakikada öğrenilebiliyor. Evde uygulanabilen basit düzeneği anlatan Demirci şu bilgileri verdi:

''Erkek kısırlığında problemlerin bir kısmı sperm sayısının azlığından kaynaklanıyor. Hastanelerde sperm sayısı ölçen aletler var. Bunlar da embriyojistin yapacağı çalışmalar. Biz geliştirdiğimiz çipte mikrokanallara spermleri koyup, sayısını, hızını, kalitesini hızlı şekilde tespit ediyoruz. Bir insandan aldığımız küçük bir sperm örneğinde sperminin yüzde kaçı kaliteli, yüzde kaçı kalitesiz, ölü ya da sperm konsantrasyonu yüksek mi az mı bunları kolayca söyleyebilen ve hızlı sonuç verebilecek aletler geliştirdik. Bizim yaptığımız teknolojiler çok küçük boyutta çalışabildiği için çok az spermi bile ayrıştırabiliyoruz. Oligospermik denilen sperm sayısının düşük olduğu durumlarda, özelikle o kadar kötü sperm arasından iyi olan bir iki taneyi almak için damlacık testleri var. Orada iyi spermi seçmek de, teknisyenin yeteneğine kalmış birşey. Bizim testimizde teknisyenin işini kolaylaştıracak şekilde kaliteli spermin yüzerek kötü spermlerden ayrılmasını sağlıyor. İyi spermler çok az sayıda bile olsalar yüzerek diğerlerinden ayrışabiliyorlar.

Hastanın 100 spermi varsa ve 10 tanesi yüzebiliyorsa, bunu buyuk hacimlerde ayrıştırmaya kalktığınız zaman iyi spermleri almak mümkün olmuyor. Biz mikroçip ve kamera kullanıyoruz. Spermi mikroçipin başına koyuyoruz, spermler iyiyse yüzüyorlar. İyi spermler mikroçipteki kanalda hızlı iyi gidiyorlar. Yarım saat sonra baktığımızda tüm iyi spermler kanalın sonunda oluyor. Onları oradan çekiyoruz. Mikroçipin altındaki kamera ile hem spermi gözlemlemiş, hem karakterize etmiş, hem de kaliteli spermi ayrıştırmış oluyoruz.''

Tabletten Kart Bilgisi Çalmak Çok Kolay


Tablet cihazların yaygınlaşmasıyla birlikte artık alışverişler de bu ürünler üzerinden yapılıyor. Ancak kredi kartı bilgisi verdiğiniz tabletler ne kadar güvenli hiç düşündünüz mü?

Mobil cihazların kullanımın artması insanların alışkanlıklarını da değiştirmeye başladı. Artık kullanıcılar, alışverişlerini bu mobil cihazlarüzerinden yapıyorlar.

Haliyle tüm kredi kartı bilgileri bu cihazlarda saklanıyor. Bu konuda en çok kullanılan ödeme cihazı Square ise hacker'ların hedefi haline geldi.

Bilgiler Nasıl Çalınıyor?

Program kredi kart bilgilerini ses dosyası olarak şifreleyerek, internetüzerinden yolluyor. Ancak hacker'lar ele geçirdikleri ses dosyalarını, mikrofon ve 100 satır kodluk bir programla kırmaya başardı.

Ses dosyası mikrafon tarafından tekrar kaydedilirken program ise gereklibilgileri kırıyor ve onları yazı haline getiriyor. Black Hat adlı güvenlikşirketi sistemin bu açıklarını hazırladığı sunumla basın  mensuplarına tanıttı.

Square programcıları henüz bu iddiaları yanıtlamadı ancak sistemin değişmesi bekleniyor.

ASUS Eee Pad Slider Geliyor




Kayarak açılan klavyesi ile yenilikçi Android tablet : ASUS Eee Pad Slider

ASUS, Eee Pad Transformer ile yakaladığı başarıyı, Eee Pad Slider modeli ile devam ettirmeyi hedefliyor. Tasarımı ile 2011 Uluslararası Mükemmel Tasarım Ödülü  (International Design Excellence Awards 2011) kazanan Eee Pad Slider, inci beyazı ve metalik kahverengi renk alternatifleri, kayarak açılan klavyesinin yanı sıra yeni Google Android ™ 3.1 işletim sistemi (Android ™ 3.2 yükseltilebilir *) ve güçlü multimedya özellikleri ile tablet pazarına çıkmaya hazırlanıyor.

178 derecelik görüş açısına sahip IPS ekranı,  kullanıcılara zengin görsel deneyim vaat eden ASUS Eee Pad Slider, gücünü NVIDIA Tegra 2 çift çekirdekli işlemciden alıyor. Corning Gorilla Glass çizilmelere karşı dayanıklı camı ile uzun ömürlü bir şıklık vaat eden ASUS Eee Pad Slider, 10 parmak multi-touch dokunmatik desteği sunuyor. Tablet üzerinde 1.2 MP ön, 5MP arka kamera bulunuyor.

Bir ekran klavyesi ile karşılaştırıldığında,  ASUS Eee Pad Slider’ın kayarak açılan klavyesi kullanıcılara daha hızlı ve daha konforlu yazı yazma deneyimi sağlıyor. Ön yüklü olarak gelen Polaris® Office 3.0 ile Eee Pad Slider, kullanıcılara, belgelerini, hesap tablolarını, sunum dosyalarını ve ofis belgelerini görüntüleme ve düzenleme imkanı sağlayarak, profesyonel Mobile Office çözümü sunuyor.

Çok yakında piyasaya çıkacak olan ASUS Eee Pad Slider'ın fiyatı ve çıkış tarihi henüz belirtilmedi. Cihaz hakkındaki ayrıntılar netleştiğinde sizlerle paylaşacağız.

Google, Türkiye’de 6 kuruştan ‘alo’ dedi!


Google, Gmail üzerinden sunduğu sesli arama özelliği ‘Google Voice’u Türkiye’de de hizmete açtı...

İnternet arama motoru Google’ın 2009 yılının mart ayında tanıttığı ve geçen yıl ilk olarak ABD ve Kanada’da hayata geçirdiği sesli arama özelliği Google Voice, Türkiye’de de faaliyete başladı. Google, Gmail kullanıcılarına yönelik olarak 150 ülkede 38 dilde sunduğu bilgisayar, sabit telefon ve cep telefonları arasında ses iletişimi sağlayan hizmetle, Türkiye’de de dolaylı olarak telekomünikasyon sektörüne girdi.

Daha önce yalnızca ABD Doları ile ödeme alan sistem Euro, İngiliz Sterlini ve Kanada Doları’nı da listeye ekledi. ABD ve Kanadaiçindeki aramaları ücretsiz olarak kullanıcılarına sunan Google Voice’u Türkiye’den kullanmak için ödemek gereken ücretler ise dakikası 3 sent, TL olarak ise 5.1 kuruştan başlıyor. Google Voice ile Gmail hesabı üzerinden Türkiye’den Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni dakikası 9 sent, Türkiye’deki cep telefonlarını dakikası 14 sent ve Türkiye’deki sabit telefonları ise dakikası 3 sentten arama yapılabiliyor. Kullanıcılara, satın aldığı sesli arama kredisi tutarının üzerinden, bulunduğu ülkede geçerli olan oranda KDV (Türkiye için yüzde 18) ekleniyor. Google’ın vergi hariç olarak açıkladığı bu rakamlar, Türk tüketicisine dakikası 6 kuruş ile 28.4 kuruş arasında değişen ücretler olarak yansıyor.

NASIL ÇALIŞIYOR?

Sistemi kullanabilmek için Gmail hesabına girildiğinde anlık sohbet (chat) listesinde yeşil bir telefon ikonu görülüyor. Arama yapmak için öncelikli olarak bilgisayarınıza sesli ve görüntülü arama eklentisini yüklemek ve ardından Google Voice ile arama yapabilmek için kredi satın almak gerekiyor. Telefon görüşmesi peşin olarak tahsil edilen sistemde, kredi satın almalar, Google’ın sanal cüzdanı Google Checkout üzerinden yapılıyor. Kullanıcı bu sisteme kredi kartı bilgilerini giriyor ve tahsilat Google tarafından bu site üzerinden yapılıyor

ÜCRETSİZLERİ DE ÇIKTI

Akıllı cihazlarla birlikte çeşitlenen iletişim yöntemleri, tüketicilere ücretsiz haberleşebileceği yöntemler de bulunuyor. Akıllı cep telefonu kullanıcıların abone oldukları veri paketi üzerinden çalışan bu “akıllı uygulamalar”, kota dahilinde kalındığında faturaya ekstra bir ücret getirmeden iletişim imkânı yöntemleri de sunuyor. Bunların başında akıllı cep telefonları üzerinden ücretsiz anlık yazışma olanağı sunan WhatsApp, mesajın yanı sıra internet üzerinden sesli görüşme yaptıran Viber, yine sesli görüşmenin yanında görüntülü görüşme hizmeti sunan Tango gibi uygulamalar bulunuyor. Google Voice, Türkiye’ye adım atmadan kısa bir süre önce yaygınlaşmaya başlayan Vtok adlı uygulama ise cep telefonları ile bilgisayarlar arasında iletişimi Gmail hesabı üzerinden kuran bir uygulama. 3G veya Wi-Fi üzerinden çalışabilen Vtok ile Gmail üzerinden anlık sohbet, mesaj ve görüntülü görüşmeyi cep telefonları ile sınırlı tutmadan, internete bağlı olan herhangi bir bilgisayar ile iletişim imkânı kurmaya imkanı veriyor.

BTK'nın Kararı 22 Kasım'a Kaldı


'Sansür yönetmeliği' adı ile karşımza çıkan Güvenli İnternet Yönetmeliği kamuoyu görüşüne açıldı.

Uzun süredir gündemi meşgul eden Güvenli İnternet YÖnetmeliği yenilenerek kamuoyu görüşüne sunuldu. Dün itibarıyla yayımlanan düzenlemeye; ilgili kurum, kuruluş ve vatandaşlar 10 gün boyunca görüş bildirebilecek.

Yeni düzenlemedeki ilgi çekici yenilikler şu şekilde sıralanabilir:

- Epey tartışmaya yol açan 'Standart Profil' güvenli internet paketi içerisinden çıkarılıyor.

- Güvenli internet paketleri sadece Aile ve Çocuk profillerine indirgendi. Yurdışı ve Standart profil tanımları ortadan kalkıyor.

- Profillerden birini tercih edenler 'Güvenli İnternet Hizmeti'nden yararlanacak, tercih yapmayanlar mevcut 'Güvensiz' profilini kullanmaya devam edecek.

- Güvenli İnternet Hizmetinin içerik listesi ve kriterleri 'Güvenli İnternet Hizmeti Çalışma Kurulu' tarafından kararlaştırılacak.

- Güvenli İnternet Hizmetinin sunumu için test süreci, işletmeciler ile kurum arasında 22.08.2011 ile 22.11.2011 tarihleri arasında gerçekleşecek.

- Güvenli İnternet hizmeti işletmeciler tarafından 22.11.2011 tarihinden itibaren kullanıcılara sunulmaya başlanacak.

Konu hakkında yapılan resmi açıklamanın tamamını buraya  http://www.tk.gov.tr/

NComputing L300






Bilgisayar olmayan bilgisayar!

Küçük ve orta büyüklükte işletmelerin özellikle giderlerini azaltmaları, büyümeleri için oldukça önemlidir. Bu tür işletmelerde ilk ve en büyük yük ise güç giderleridir. Elektrik faturaları ne kadar düşük olursa, yapılan harcamalar da bir o kadar az olur ve işletmenin kara geçmesi kolaylaşır. Tanıtacağımız ürün Ncomputing L300 de bu tür işletmeler için bulunmaz bir fırsat.

L300 basit olarak bir bilgisayarı, 30 farklı kullanıcının aynı anda kullanmasını sağlayabilen bir ağ paylaşım cihazı. Neler yapabildiklerine geçmeden önce, L300’ün teknik özelliklerine kısaca bir bakalım. L300, 11.5x3x11.5 cm boyutlarında, 154 gr ağırlığında ve parlak siyah bir görünüme sahip.  Ön tarafı diyebileceğimiz kısımda güç, ağ ve aktivite ışıkları bulunuyor.  Arka yanlarında ise gözümüze 2 adet USB 2.0, 2 adet USB 1.1 giriş yer alıyor. Bu girişlerin ortasında ise 3,5 mm’lik kulaklık ve mikrofon girişleri bulunuyor. Cihazın diğer kenarında ise Ethernet girişiyle birlikte D-Sub monitör girişi, adaptör girişi ve açma kapama düğmesi bulunuyor. L300’ü VESA standartlarına göre hazırlanmış monte aparatıyla monitörünüzün arkasına yerleştirmeniz de mümkün.

Peki L300 nasıl kullanılıyor? Diyelim ki ofisinizde bir adet sunucunuz var ve bunlar dışında 5
farklı bilgisayara ihtiyaç duyuyorsunuz. Bunun için gidip 5 adet bilgisayaralmanıza, L300’le gerek kalmıyor. Sadece monitör, klavye ve fare almanız yeterli. Sunucunuzda halihazırda çalışan 32 veya 64-bit’lik Windows Server 2003/2008 ya da Ubuntu Linux varsa, L300’le birlikte sunulan vSpace yazılımını kuruyorsunuz. Bundan sonra monitör-klavye-farenizi taktığınız L300’ü sunucuya bağlamanız yetiyor. vSpace üzerinden yarattığınız kullanıcılarla birlikte ne kadar L300’ünüz varsa, o kadarbilgisayara sahip olmuş oluyorsunuz. Yani 5 farklı bilgisayar yerine daha ucuz olan 5 adet L300 alarak masrafınızı düşürüyorsunuz.

L300’ün diğer avantajı ise yazılım güncelleme, bakım gibi ihtiyaçları minimumaindirmesi. Çünkü yapacağınız güncellemeleri sadece sunucuda yapmanız yetiyor. Diyelim ki yeni bir yazılım kurmanız gerekiyor. Sistem sunucu üzerinden işlediği için, yazılımınızı sunucunuza kurmanız yetiyor. Böylelikle yazılıma geri kalan diğer L300’ler üzerinden de erişim sağlanmış oluyor. Bununla birlikte L300, 1920x1080 Full HD multimedya da gösterebilme yeteneğine sahip. Ayrıca 24-bit görüntüleri de gösterebiliyor. Belirtilene göre Full HD videolar 5 mbps bant genişliği kullanarak çalıştırılıyor. YouTube videoları ise oldukça rahat gösterilebiliyor. Bunun dışında webkamerası ve 3D oyunlar oynatamamasına rağmen, 2 boyutlu, flash ve java oyunları çalıştırabiliyor.

Cihazın USB 2.0 portlarına takılan flash disk’ler, eğer veriler USB’den vSpace sunucuna aktarılıyorsa ancak 10 mbps kadar hız alınabiliyor.

Kutudan çıkan sunucu tarafındaki vSpace uygulamasının kurulumu oldukça basit. Bununla birlikte ağınıza yeni bir L300 eklemek oldukça basit. Sadece Ethernet kablosunu takmak yeterli oluyor. Cihaz ağınızdaki vSpace sunucusunu otomatikolarak tanıyor. Yaptığımız testlerde L300’ün yaklaşık 37 saniyede boot olabildiğini ölçtük. Ayrıca kullanıcı isterse seçtiği vSpace sunucuna otomatik olarak bağlanıyorya da ekrandaki seçenekleri kullanarak istediği bir vSpace’e bağlanabilme imkanınasahip oluyor.

Sunucu tarafındaki yazılım ise oldukça basit. Client halindeki cihazları görebiliyor ve her cihazın özelliklerini tek tek belirleyebiliyoruz.

Küçük işletmeler için vSpace’i Windows XP yüklü basit bir makineye kurmak da mümkün. Bu arada L300’ün Esenler Belediyesi Dijital Kütüphanesi’nde kullanıldığını da belirtelim.

vMware, Citrix ve HyperV desteği ile bir ana makinanın donanımının yeterli olması halinde varolan birden fazla işletim sistemine vSpace yazılımının kurulması dahilinde bir ana makinayı 30-60-90-120 şeklinde yüzlerce kullanıcı ile paylaşma imkanınız da oluyor.

İşletmelerin masraflarını düşürmek için birebir olan L300, üstün yetenekleriyle de diğer modellerin önüne geçiyor. Özellikle multimedya alanındaki yenilikleri, kurumsal olmayan bir çok müşteriyi de sevindireceğe benziyor. Ortalama 250-300 watt güç kullanan bir bilgisayarın

 yerine kullanacağı 5 watt’la da elektrik faturalarını büyük ölçüde azaltacağını söyleyebiliriz.

Monitörünüzün arkasına da monte ederek yerden kazanacabileceğinizi de düşünürsek oldukça uygun bir cihaz L300. Fiyat açısından da uygun olan L300’de toplu alımlarda çeşitli fiyat indirimleri de yapılabiliyor.

Ayrıca ürünün Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı tarafından çeşitli projelerde kullanıldığını da belirtelim.

Artılar:

-Şık tasarım

-Maliyetleri düşürüyor

-Üstün multimedya özelliği ilgi çekici

Eksiler:

-Power-user'lara hitap etmiyor

Puan: 8/10

Fiyat: 215 $ + KDV

Bilgi için: http://www.dojop.com

Köpek balığının görünmezlik numarası!


Küçük boyutlara sahip ‘parlak pullu fener köpekbalığı’nın, kendisini diğer yırtıcı hayvanlardan korumak için bir çeşit ‘görünmezlik kalkanı’ geliştirdiği anlaşıldı.

Küçük köpek balığının büyük bir sırrı var: Görünmezlik... Pulları aracılığıyla ışığı yansıtarak okyanus derinliklerinde parlaması ’görünmezlik pelerini’ işlevi görüyor ve bu özellik hayvanı diğer büyük yırtıcılardan koruyor.

Bu olağanüstü özelliğin, 65 ila 75 milyon yıl önce köpek balığının ilk kez derin okyanus sularında yaşamaya başladığı dönemde evrimleştiği tahmin ediliyor.

Japonya’nın güneyindeki sularda yaşan canlının bu doğal ışık gösterisinin kaynağı ise balığın ‘photophore’ adı verilen ışık yansıtıcı organları. Bu sayede görünmezlik pelerinini en yararlı şekilde kullanabiliyor.

ALTTAN BAKILDIĞINDA SİLÜETİ KAYBOLUYOR

 Parlak pullu köpek balığının görünmezlik özelliğinin, bu balık ile aynı aileden olan ‘kadife karınlı fener balığı’ üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda keşfedildiği ortaya çıktı.

Söz konusu çalışmanın ‘The Journal of Experimental Marine Biology and Ecology’de (Deneysel Deniz Biyolojisi ve Ekoloji Gazetesi) yayınlanmasıyla köpek balığının istediğinde görünmez olabildiği resmen kanıtlanmış oldu.

Yapılan araştırmalar ile köpek balığının vücudunun 9 farklı bölgesinden ışık yayabildiği saptandı. Balığın karın boşluğundaki bölgenin görünmezlik özelliğine katkıda bulunduğu ifade edildi. Vücudunun diğer bölümlerinden göğüs yüzgeçleri, cinsel organı, gövdesinin yan bölümleri ve kuyruğu ise balığın en çok parlayan bölgeleri. Balık çiftleşmeye hazır olduğu sinyalini de parlama özelliği sayesinde iletiyor.

Bilim adamları görünmezlik özelliğinin sinirler ve hormonlar aracılığıyla kontrol edildiğini düşünüyor.

DİĞER OKYANUS CANLILARINDA DA OLABİLİR

Şimdi ise, tarih öncesi çağlardan bu yana yaşamını sürdüren diğer derin okyanus canlılarında da aynı özelliğin olabileceği konuşuluyor. Söz konusu bilimsel gelişmenin, bilim adamlarının yıllardır üzerinde çalıştığı köpek balıkları evrim teorisi ile uyuşması da büyük sevinç yarattı.

Köpek balığı ailesinde 33 farklı tür bulunuyor ve daha binlerce çeşit canlı, okyanus derinlikelrinde keşfedilmeyi bekliyor.

Pili 60 bin kat küçülttüler


Onu görebilmek için güçlü bir mikroskopa ihtiyacınız olacak! İşte dünyanın en küçük pili...

Kuşkusuz son yıllarınen önemli ürünlerden biri de, belki de en önemlisi, enerji. Enerjiyle beraber onu saklaması ve kullanması ise başlıbaşına bir iş. Bu yüzden de pillerin üzerinde duran araştırmacılar, her geçen gün daha başka bir keşif ya da uygulamayla haberlere konu oluyorlar. Rice Üniversitesi'nden araştırmacılar dünyanın en küçük pilini geliştirmeyi başardı.

Bir bakteriden altı kat daha ince olan bu pil tabii ki şimdilik yalnızca çok küçük boyutlardaki cihazlara güç verebiliyor. Bir AAA pilden 60 bin kat daha küçük olan bu piller aslında bir batarya ve bir kerede pillerden daha fazla güç verebilen süper kapasitörler arasında bir yerde tanımlanıyor.

Dünyanın en küçük pili şu an için başlangıç aşamasında ve 20 dolumdan sonra performansı düşmeye başlıyor. Yeni geliştirilen bu piller, tıp alanında, biyolojik alıcılarda ve mikroskopik kablosuz ağlarda kullanılacak.

Gmail'den sesli arama başladı!


Yalnızca ABD ve Kanada'da aktif olan Gmail sesli arama özelliğini destekleyen ülkeler arasında Türkiye de katıldı.

Google geçtiğimiz yıl Gmail'e sesli arama özelliğini getirmiş, web tabanlı e-posta servisi üzerinden telefon numaralarının aranabileceği bir hizmet başlatmıştı. Başlangıçta yalnızca ABD ve Kanada için başlayan şimdi 38 ülkeyi daha kapsayacak şekilde genişletildi.

Daha önce yalnızca ABD doları ile ödeme alan sistem euro, sterlin ve Kanada dolarını da listeye ekledi. ABD ve Kanada içindeki aramaları ücretsiz olarak kullanıcılarına sunan Google Voice'u Türkiye'den kullanmak için ödemek gereken ücretler ise şöyle sıralanıyor. Türkiye – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti: dakikası 9 sent, Türkiye - mobil numaralar: 14 sent, Türkiye - sabit telefon 3 sent.

Sistemi kullanabilmek için Gmail'e girdiğinizde chat listenizde yeşil bir telefon ikonu görmeniz gerekiyor. Arama yapmak için ise sesli ve görüntülü arama eklentisinin yüklü olması gerekiyor. Google Voice ile yapılacak aramalarda geçerli olacak tarifelere https://www.google.com/voice/b/0/rates#T adresinden erişebilirsiniz.

4 Ağustos 2011 Perşembe

Tecavüz tarihe karışıyor!




Kurbanın içkisine ilaç atarak uyuttuktan sonra tecavüz etme kabusu artık tarihe karışıyor.



İsrailli bilim adamları, içkiye atılan ilacı sadece birkaç saniye içinde tespit eden bir test cihazı geliştirdi.



Daily Mail'in haberine göre, tecavüzcülerin en fazla kullandığı iki ilacı kolayca tespit eden cihazın kullanımı da oldukça basit.



Tecavüz vakalarında en fazla kullanılan GHB (gamma-hidroksibütrik asit) ve ketamin gibi kimyasal maddeleri tespit edebilen sistem, cihazın şüphe duyulan içkiye daldırılmasıyla çalışıyor.



Söz konusu maddelerin varlığına reaksiyon gösteren cihazın lambası yanarak maddeleri tespit ediyor.



Cihazı geliştiren Tel Aviv Üniversitesi bilim adamlarından Michael Loffe, cihazın ana hatlarıyla piyasaya hazır olmasına rağmen, tecavüz hapının varlığının tespiti halinde lamba yanmasına ek olarak, cep telefonuna mesaj gönderme ve cihazın hızla dönmeye başlaması gibi kullanıcıyı hızla alarma geçirecek başka sistemler üzerinde de çalıştıklarını bildirdi.



Cihazın sadece birkaç ay içinde piyasada satışa çıkarılarak tecavüzcülerin en önemli silahlarından birinin ellerinden alınması bekleniyor.

Sapphire Toxic'e Devam




AMD ekran kartları üreticilerinden Sapphire, hız aşırmalı ve özel soğutuculu modelleri içeren Toxic serisine bir yeni üye daha ekledi. İşte bu kartın ayrıntıları.



AMD'nin önde gelen üreticilerinden Sapphire, yeni Toxic ekran kartını piyasaya sürdü. Cayman GPU'sunu içerisinde barındıran Sapphire Radeon HD6950 Toxic, fabrika çıkışı hızı aşırılmış ve özel soğutuculu bir model.



1408 paralel işlemciye sahip olan HD6950 Toxic, 880 MHz'lik işlemci saat hızıyla referans kartlara tam 80 MHz fark atıyor. Ürünün 2 GB sığalı GDDR5 bellekleri, 5200 MHz hızına sabitlenmiş. Yani belleklerde de 200 MHz'lik bir gol söz konusu.



Çift BIOS desteği ile hız aşırmacılara "backup" dosyası alanı bırakan Sapphire, bir tane 8'lik, bir tane de 6'lık güç girişine ihtiyaç duyuyor. Ürün, kutusunda Dirt 3 araba yarışı oyunuyla beraber geliyor. Fiyatlandırmada ise herhangi bir bilgi henüz yok.

Apple Yakın Zamanda Çökecek!


Electronic Arts’ın kurucusu Trip Hawkins, Apple’la ilginç değerlendirmelerde bulundu.

Dünyaca ünlü oyun şirketi Electronic Arts’ın kurucusu Trip Hawkins, Apple’ın yakın zamanda çökeceğini iddia etti. EA’nın eski patronu Hawkins’e göre hiç kimse sonsuza kadar egemenlik süremez ve Apple gibi yükselişi olan her şirket, eninde sonunda çöker. Üstelik bunun yakın zamanda olacağını iddia ediyor.

IndustryGamers’a verdiği bir röportajda bu sözleri dile getiren Hawkins, Apple’ın çöküşünün bir ya da iki yıl sürebileceğini ancak eninde sonunda o günün geleceğini söyledi. Hawkins, “Apple’da her şey Steve Jobs sayesinde çözülüyor ancak kimse sonsuza kadar yaşayamaz. Şirketin diğer yöneticileri işlerinde çok başarılı olabilir ancak hiçbiri birer Steve değil.” dedi.

4 Kat Güçlü USB Wi-Fi



EDIMAX EW-7612UAn, standart USB Wi-Fi alıcılardan 4 kat yüksek performans sunuyor.

EDIMAX EW-7612UAn 300Mbps Kablosuz High-Gain USB Adaptö,r hem 3dBi high-gain antenine hem de 802.11n MIMO teknolojisine sahip. 300Mbps hıza kadar çalışabilen bu USB adaptör, kablosuz sinyal alımı konusunda notebook bilgisayarlardan 4 kat güçlü performans vaat ediyor.

Kullanıcılar, EW-7612UAn’ı cihazlarının USB yuvasına takarak; notebooklarına veya masaüstü bilgisayarlarına yüksek performanslı ağ bağlantısını ve gelişmiş kablosuz sinyalini aktarabilirler.

Ek olarak, EW-7612UAn’nin dar yerlerde kullanım rahatlığı ve daha yüksek performans için USB kablosu da mevcut. Bu USB adaptör piyasadaki birçok dijital medya oynatıcıyla da uyumlu durumda.

EDIMAX EW-7612UAn, elektronik marketlerde 43 TL'den satın alınabilir durumda.

 Özellikler

- 3dBi high-gain antene sahiptir

- 4 kat büyük kablosuz sinyal alımı

- 300Mbps’e kadar very aktarımı hızı

- WPS tuşu

- Gelişmiş kablosuz performansı için USB kablosu

3 Ağustos 2011 Çarşamba

Son yılların en popüler internet çılgınlıklarından biri olan Twitter kişilik uzmanlarının da dikkatini çekti. Detaylı araştırmalar sonucunda tweet’lerin insanların cinsiyeti ve kişiliğini ele verdiği ortaya çıktı.

Dünyanın en popüler sosyal ağlarında Twitter, kişilerin 140 karakterle fikirlerini insanlara duyurmasını sağlıyor. Bu denli önemli bir fikir paylaşım ortamı olan Twitter kişilik uzmanlarının da dikkatini çekti.

Mitre adlı şirkette çalışan kişilik uzmanı ve mühendisler Twitter’dan karakter tahlili yapan bir sistem geliştirdi. Yazılım otomatik olarak milyonlarca tweet’i tarayıp kadın ve erkeklerin Twitter’daki davranışlarını ortaya çıkarttı.

Bu araştırmaya göre, tweet’lerinde, anne, şirin, saç, kıyafet doğum, günü gibi kelimeler paylaşan insanlar kadın oluyor. Twitter kullanıcılarının yüzde 55′i kadınken, yüzde 45′i erkek tweet’çilerden oluşuyor.

Mitra’nın programı özellikle, insanların verdiği tepkilere göre cinsiyetin belli olduğunu gösteriyor. OMG (aman tanrım), tepkisin veren kişilerin büyük çoğunluğu kadın. Dude (ahbap), bro (kardeş) gibi tepki veren kullanıcılar ise erkeklerden oluşuyor.

USB bellek değil, bilgisayar!

  USB çubuğu şeklindeki bu PC, sadece 25 dolar!

Sadece 25 dolara satılıyor, USB bellek büyüklüğünde ve sıkı durun; o gerçek bir PC!

İngiltere'de tanınan oyun geliştiricisi David Braben, bir USB ve bir HDMI portundan oluşan 25 dolarlık bir PC meydana getirdi.


USB çubuk şeklindeki PC, 128MB RAM içeren 700MHz ARM11 işlemcisini, 1080p grafik çıkışını ve Linux desteğini üzerinde barındırıyor.

Thrillville, Lost Winds ve Rollercoaster Tycoon serilerini yayınlayan Frontier Developments'ın arkasındaki isim olan Braben, en çok Elite'in geliştiricilerinden olmasıyla tanınıyor.

Cihazın çalışması için yapmanız gereken oldukça basit. USB çubuğun bir tarafına monitörü, diğer tarafına ise klavyeyi bağlıyorsunuz. Depolama için bir SD karta ihtiyacınız var. Diğer harici modüller ise eklenebiliyor. Yazılım olarak herhangi bir Linux dağıtımını kullanmanız mümkün, ancak cihazın Ubuntu dağıtımıyla sevk edilecek olması olası.

Ürünün fiyatına baktığımızda ve web'de dolaşma, ofis uygulamalarını kullanma ve daha fazlasına izin verdiğini düşündüğümüzde iyi bir buluş olduğunu söyleyebiliriz. Braben, dağıtımın 12 ay içerisinde başlamasını umuyor.

Apple, iPod.com URL'si davasını kazandı!


Bir süredir devam eden tartışmada Apple, iPod.com adlı web adresinin sahiplik haklarını elde etmeyi başardı. Apple, iPod.com'un sahiplik hakları için Mayıs ayında bir dava açmıştı. TechCrunch'a göre iPods.com adresi, ilk olarak 2002'de bilinmeyen bir kaynak tarafından satın alınmıştı ve siteye giren kullanıcılar, bir mp3 indirme sitesine yönlendiriliyordu.

Apple'ın iPod.com web sitesini neden şimdi sahiplenmek istediği bilinmese de, ironik olan durum şirketin bunu iPod satışlarının düştüğü bir zamanda yapması. Apple'ın ürün ve işlevlere yönelik web adreslerini satın aldığı biliniyor. Şirket Eylül ayında iCloud.com adresini satın almak için İsveçli şirket Xcerion'a 4.5 milyon dolar ödemişti.

Fusible'a göre Apple, Haziran ayında iphone4.com ve whiteiphone.com adreslerini de satın aldı. Ancak Apple'ın bu siteler için ne kadar ödediği şu an bilinmiyor.

IE payını kaptırmaya devam ediyor!


Web araştırma firması Net Applications'ın verilerine göre Microsoft'un yeni tarayıcısı Internet Explorer 9'un pazar payı artsa da IE'nin toplam pazar payı, Temmuz ayında yüzde 0.87 geriledi.

Tüm Internet Explorer sürümleri ise tarayıcı pazarının yüzde 52.81'ini elinde bulunduruyor. IE9, şu an web tarayıcısı piyasasının yüzde 6.8'ine sahip (yüzde 1.1 artış ile), ancak yüzde 9.2 paya sahip olan IE6 ve yüzde 29.3 paya sahip olan IE7'nin hala gerisinde. İkinci sırada ise yüzde 11.16 ile Google Chrome yer alıyor, onu yüzde 10.4 ile Mozilla Firefox 5.0 takip ediyor. Safari'nin kullanım payı yüzde 5.2 iken Opera ise 100 kullanıcının sadece 1.3'ü tarafından tercih ediliyor.

Microsoft ise yeni bir resmi blog yayınında IE9'un Windows 7 yüklü bilgisayarlarda ABD'da yüzde 25, tüm dünyada ise yüzde 18 oranında kullanıldığını söylüyor. Bunun yanında şirket, büyük şirketlerin IE9'u sistemlerine yükselen bir oranda yüklediğini de paylaşıyor.

Görüşmeleri kaydeden Android zararlısı!


Telefon görüşmelerini kaydeden bir Android zararlısı ortaya çıktı. Telefon görüşmelerinin süreleri gibi detaylarını kaydeden Android zararlısının tersine, bir CA Security araştırmacısına göre bu zararlı görüşmeleri AMR biçiminde kaydediyor ve cihazın SD kartında depoluyor.

Zararlı aynı zamanda uzak bir sunucuyla ilgili bir 'configuration' dosyası da bırakıyor. Bu dosya, CA Security araştırmacısı Dinesh Venkatesan'a göre saldırganın kayıtları yükleyebileceği bir sunucuya işaret ediyor olabilir.

Trojanı test eden Venkatesan sonuçları blog'unda yayınlamış. Buna göre zararlının yüklenebilmesi için Android kullanıcısının standart uygulama yükleme sürecinden geçerek zararlıyı yüklemesi gerekiyor.

Dolayısıyla bir kez daha ortaya çıkıyor ki, bir uygulama yüklerken bizden istediği izinlere son derece dikkat etmemiz gerekiyor.

Windows'a pencere dopingi!


Windows işletim sisteminde pencereleri kullanmak işletim sisteminin adından da anlaşılacağı gibi şart, ancak bazı kullanıcılar pencerelerin ana hatlarında bulunan seçeneklerin azlığından şikayet edebilir. İşte pencerelerdeki seçenekleri az bulan ve kısayol tuşlarını kullanmak istemeyen kullanıcılar için Chameleon Window Manager'ı öneriyoruz.

Pencerenize fazladan altı adet tuş ekleyen bu program sayesinde, pencerenizi sağa ya da sola kaydırabilir, tüm pencerelerin üstünde görünmesini sağlayabilir ya da şeffaflığıyla oynayabilirsiniz. Ayrıca tuşlar pencereye gayet uyumlu bir şekilde geldiğinden fazladan bir program kullanıyormuş gibi de görünmüyorsunuz.
Chameleon Window Manager tabii ki yalnızca Windows işletim sistemini kullananlar için.

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Hackerların 10 dakikada kırdığı şifreler!


Kullandığımız hizmetler için farklı ve güçlü şifreler kullanmak büyük önem taşırken, hackerler sadece harfler ya da rakamlardan oluşan kısa şifreleri 10 dakikada bile kırabiliyor.

İnternetin sunduğu hizmetler her geçen gün çeşitlenirken bu alandaki tehlikler de artıyor. Kullanılan şifrelerin önemi, e-posta hesaplarının internete taşınmasıyla ve sosyal ağlar gibi kişisel bilgilerin paylaşıldığı sitelerin ünlenmesiyle eskisinden çok daha önemli bir hal aldı. Birçok kullanıcı unutmamak ve akılda kalmak adına en kolay şifreyi seçerek aynı şifreyi hem e-posta adresinde, hem sosyal ağ hesabında hem de kredi kartı bilgilerinde kullanıyor.

Yapılan araştırmalara göre altı kişiden biri internet hesaplarında en fazla ‘şifre’ ya da ‘parola’yı şifre olarak kullanıyor. Şifre kırıcıların en fazla tahmin ettiği ve çözdüğü diğer şifre ise 123456. Kullandığımız hizmetler için farklı ve güçlü şifreler kullanmak büyük önem taşıyor. Ancak yine de kırılması çok basit şifrelerin kullanımı oldukça yaygın. Bu da bir hackerın şifreyi çok kısa bir süre içinde kırabilmesi demek. Yapılan araştırmalara göre hackerler sadece harfler ya da rakamlardan oluşan kısa şifreleri 10 dakikada bile kırabiliyor. Buna karşın uzun karakterli, içinde büyük küçük karakter harf ve rakam barındıran şifreler ise yıllarca kırılamıyor.

E-Güven Genel Müdürü Can Orhun’a göre, vatandaşlar şifre kullanırken işin kolayına kaçıyor ve şifresini unutmak istemiyor. Bu nedenle ağırlıklı olarak doğum tarihlerini, çocuklarının, eşlerinin isimlerini kullanıyor. Güçlü bir şifre için mutlaka küçük büyük harf karetketrlerinin olması araya rakamların serpiştirilmesi gerekiyor. Şifre güvenliğinde 3 faktörün çok önemli olduğunu kaydeden Orhun, “Bunları şöyle sıralıyoruz: Bildiğim: doğum tarihi, isimler vb. Sahip Olduğum: Bilgisayar, elektorik imza, cep telefonu. Olduğum: parmak izi. Bu 3 olgudan 2’sinin bir şifre ve parola oluşturulurken kullanılması bilgilerin güvende olmasını sağlar. Mesela doğum tarihinin yanında elektonik imza da kullanılırsa şifreler kolay kolay kırılmaz” dedi.

Doğru bilgilerinizi vermeyin

Kullanıcılar aslıda bu şifrelerin kırılması ile ilgili risklerin farkında olmadığını anlatan Orhun, “İnternette hesap açarken, ilerisi için gerçek bilgilerin verilmesini gerektirmeyen durumlar varsa, hesap oluştururken anne kızlık soyadı, doğum tarihi gibi bilgiler yanlış verilmeli ya da hiç verilmemeli” diye konuştu.

Hackerların 10 dakikada kırdığı şifreler

Uzunluk: 6 karakter

Küçük harf: 10 dakika

Küçük harf ve büyük harf: 10 saat

Küçük ve büyük harf, rakamlar, semboller: 18 gün

Hackerların 44 yılda kıramadığı şifreler

Uzunluk: 9 karakter

Küçük harf: 4 ay

Küçük harf ve büyük harf: 178 yıl

Küçük ve büyük harf, rakamlar, semboller: 44 yıl

Zekamız buraya kadar!


Farklı ülkelerden bir çok bilim insanı, insan beyninin en üst seviyesine ulaştığını, buna bağlı olarak artık daha zeki bir neslin gelmesinin mümkün olmadığını savunuyor.



İngiltere'nin önde gelen üniversitelerinden Cambridge Üniversitesi'nde nörobiyoloji Prof. Simon Laughlin de yaptığı araştırmalar sonucunda, insan beyni işleyişinin en üst seviyeye ulaştığını iddia etti. Daha önce yapılan araştırmalarda beynin farklı işlevlerini gören 10 "modülü" arasında en hızlı iletişimin gerçekleştiği kişilerin, daha zeki oldukları saptanmıştı.



Bilim insanları da modüller ve beyin hücreleri arasındaki iletişimi sağlayan sinir hücresi uzantılarının insan varolduğundan beri fiziksel olarak mümkün olan en kısa boyutlara ulaştığını ve en hızlı şekilde çalıştığını söylüyor.



Ayrıca vücut ağırlığının sadece yüzde 2'sini oluşturan beyin, buna rağmen vücut enerjisinin yüzde 20'sini sarf ediyor. Beyin fonksiyonlarında çok az bir artışın çok ciddi bir enerji ihtiyacı doğuracağını söyleyen bilim insanları bu enerjinin karşılanmasının mümkün olmadığını savunuyor. Bu nedenlerle insan beyninin bugünkünden daha hızlı ve verimli bir şekilde çalışmasının bundan sonra mümkün olmayacağı iddia ediliyor.

Foxconn'da Robot İntiharları Başlayacak


Dünyanın en büyük montaj fabrikası olan Foxconn geçtiğimiz yıldan itibaren intiharlarla anılmaya başlanmıştı. Foxconn intiharları engelleyecek yeni bir uygulama başlattı. İşte robot işçi dönemi.



HP ve Apple'ın ürünlerini monte etmesiyle ünlü olan Tayvan kökenli Foxonn fabrikası geçtiğimiz yıldan itibaren kendine yeni bir unvan kazanmıştı.



Foxconn fabrikalarında üste üste yaşanan intiharlardan sonra, tüm dünyanın gözü bu markaya yöneldi. Kısa sürede intihar fabrikası olarak anılmaya başlayan Foxconn tesisleri, kötü çalışma şartları ve baskıyla işçileri bunalıma sokuyordu.



İnsanlar Gidiyor Robotlar Geliyor



Bir yıllık süreç içerisinde Foxconn bu imajdan kurtulmak için işçileriyle intiharı yasaklayan anlaşmalar bile yaptı. Ancak dünyanın en büyük teknoloji fabrikası çareyi yine çalıştığı sektörde arıyor.



Foxconn fabrikalarına 1 milyon montaj robotu yerleştirilecek. Robotlar, kısa vadede insanlardan daha pahalı gözüksede çalışma saati gözetmemeleri ve hızlı iş yapmaları sayesinde beşeri işçilerden daha faydalı yatırımlar.



Emeğin çok ucuz olduğu Foxconn gibi fabrikalar ise insanların yetmediği yerde robotlara başvurarak üretimi daha da artırabiliyor.



Foxconn'un çalışma prensiblerini değiştirmek yerine robotları işe alması ise milyarlarca dolar dönen teknoloji sektöründeki en zayıf halkayı gözler önüne seriyor.



Bu şartlar değişmezse intihar eden robot haberlerine bile görebileceğiz.